25 Eylül 2009 Cuma

Monogamik miyiz yoksa Poligamik mi?

Sanirim bu baslik hepimizi ilgilendiriyor. Bugune kadar okudugum en romantik antropoloji yayinlarindan biriydi bu calisma :). Bircogumuz sevginin sosyal ogrenme ya da kulturel bir etkinlik oldugunda hemfikirdir, ancak ask konusunda bu kadar emin olmak ya da kesinlik bildirmek kolay degil. Yasamimizi birlikte surdurebilecegimize inandigimiz bir es bulunca hayatimizin nasil farklilastigi ve duygularimizin nasil bicimlendigi ilginc bir durum. Bu nedenle Homo sapiensin yani bizlerin monogamik (tek esli) olduguna inaniriz. Gercekten oyle mi? Sosyal olanla yani kulturumuze (din, orf, adet, gelenek ve hukuk) gore oyle olduguna inaniriz, sadakat din veya orf adetle kutsanmis olarak sunulur bizlere. Buna ragmen aski, sevgi ve sefkat duygularimiz ile motiflendirsek de aslinda ask, milyon yillardir atalarimizdan akatarageldigimiz genetik birkimin bir sonucu.

Yeni bir calismaya gore Neandertallerin ve Australopithecuslarin monogamik mi yoksa poligamik mi olduklari parmak kemiklerinde kodlandigini gosteriyor. Liverpool Universitesi'nden Emma Nelson ve ekip arkadaslari gunumuz insanlarinin ve fosil turlerin isaret ve yuzuk parmaklarini incelediler. Insanlarda ve maymunlarda isaret ve yuzuk parmagi arasindaki oran hormonlar arasinda androjen, ozel olarak da testesteronun miktari hakkinda bilgi verebiliyor. Ornegin, yuzuk parmagi isaret parmagindan uzun olanlar daha fazla androjen bulunduruyorlar.
Calismalar, dogumdan once yuksek oranda androjen hormonuna maruz kalan kisinin daha guclu, cevik, ve seksuel olarak daha basarili olduguna isaret ediyor. Kadinlar icin de ayni durum gecerli.
Nelson'un calismalari, bu durumun yasayan maymunlarda da benzer oldugunu oneriyor. Ancak Nelson ve arkadaslari, bu durumun tarihoncesi insanlarda, yan neandertallerde ve australopithecuslarda nasil oldugunu merak ettiler ve arastirmalari sonuc verdi. Bu cilgin arastirma grubu iki neandertal ve bir australopithecus iskeletinde isaret ve yuzuk parmaklarina ulastilar. Yani kendileri icin gerekli olan materyali ele gecirdiler.

Buna gore neandertaller isaret parmagindan daha uzun yuzuk parmagina sahipler, buna gore yasayan butun diger maymun akrabalarimiz gibi neandertaller de bir grup icerisinde yasiyorlardi ve egemen erkekler kadinlardan olusan bir hareme sahipti. Sadece egemen erkek degil kadinlar ve erkekler, monogamik degil poligamikti, yani tekesli degil cok eslillerdi. Grup icindeki karsi cinsler birbirleri ile ureme etkinliginde bulunabiliyorlardi.
A. afarensis, diger adi ile Lucy, 4 ile 3 milyon yillari arasinda yasamis bir atamiz. Lucy'nin isaret parmati yuzuk parmagindan daha uzun. Nelson bu duruma sasiriyor, cunku maymunlar ailesinin bir uyesi olarak Lucy'nin de parmak oranlarinin tum diger maymunlar gibi cikmasini bekliyordu. Bu durum kafalari karistiyor. Tabi Lucy'e ait sadece bir iskelete sahip oldugumuzu ve tur ici varyasyonun da etkilerini hesaba katmak lazim. Yani elimizde Lucy'e ait 100 iskelet olsaydi sonuc farkli cikabilirdi. Herneyse, Nelson bu durumun sorunlu oldugunu dusundu. Australopithecuslar da gruplar halinde yasayan primatlardi, ozellikle avci baskisi latinda yasayan gorece daha savunmasiz hominidlerdi. Bu durumda tek esli olmalari aslinda bir dezavantaj, buna gore poligamik olmalari hayatta kalmalari icin daha avantajli.
Tek esli yasayan erkekler cogunlukla eslerine gebelik doneminde yardimci oluyorlar. Arastirmacilar, taihoncesi atalarimiza yonelik bu calismanin ornek azligi nedeniyle keisn dogruyu yansitamayabilecegini soyluyorlar.
Ilginc bir calisma, ancak dedigim gibi tek eslilik veya cok eslilik hormonlarimizda ya da genlerimizde kodlanmis olsa da bugun genlerimizi ve hormonlarimizi kontrol edebildigimiz sosyal bir kulture sahibiz. Bu nedenle, hayatimizi adadigimiz esimiz ile birlikte tek esli bir hayati surdurebiliyoruz--mu acaba :):)

8 yorum:

  1. Yani işi dönüp dolaştırıp insanın kökeninin maymundan geldine inandırmaya çalışıyosunuz. Maymun nerden geldi işte efem yok şuradan buradan bence bunlar bir sürü martaval boş işler,eğer başınızı kaldırıp bir baksanız göreceksiniz nerden geldiğinizi ama birtürlü bakmaya cesaret bile edemiyorsunuz.

    YanıtlaSil
  2. Siz cevrenize bakinca bilmediginiz, dokunamadiginiz, olmayan birseyi gordgunuzu iddia edersiniz, adina da Tanri dersiniz, biz ise, Bektasinin dedigi gibi, cevemize bakariz ancak gormeyiz, yani olani dogal haliyle oldugu gibi kabul eder oyle inceleriz. Bizim cesaretimiz burdadir, sanirim sizinki korkularin en buyugu olsa gerek. Kolay gele.

    YanıtlaSil
  3. Ferhat bey,

    Ozur dilerim; bu konuyla alakali degil bu soracagim/danisacagim konu.

    Bir zaman once, BBC'de bir belgeselde, Inca'lar uzerinde calisan bir bilimadaminin, tesaduf, kutuplarda calisan bir baska kisi ile birlikte vardiklari bir 'conclusion' cok ilgimi cekmisti.

    Kutuplarda calisan bu ahbabi, buzullardan (kilometrelerce derinliklerde) silindirik numuneler alarak, dunyanin yasadigi iklim ve flora/fauna degisiklikleri hakkinda bilgi topluyordu.

    Incalarin tarihten silinisine denk gelen zaman diliminde, 'the great conveyor belt' dedigimiz (gulf stream'i da iceren bir tehrmohaline yapi) kesintiye ugramasi oldugunu, bunun sonucunda da avrupanin bir mikro-buzul cagi yasadigi, buna karsilik da Meksika Korfezi civarinin cok yogun bir kurakliga ducar oldugunu bulmustular.

    Bu kuraklik da, Incalarin sonu olmus --o yuzden, yagmur duasina ciktiklari halde hic bir faydasi olmamis olan din adami taifesini (clergy) kesip dogramislar.

    Neyse.

    Bunu sadece bir arkaplan olarak yaziyorum --belki detaylarini siz de biliyorsunuzdur.

    Benim ilgimi ceken baska bir sey var:

    Malum, 'kavimler gocu'nun Orta Asya'da yasanan amansiz bir kuraklik sonucunda olduguna dair efsaneler/hikayeler var.

    Dogrudan sizin ilgi sahaniza girmez buyuk bir ihtimalle --ama, benim de ucundan kenarindan da olsa bilgi bulmak sansim hic yok--; ama, acaba, bu efsanelere baz teskil edebilecek herhangi bir bilgi var midir?

    [rastladiniz mi, rastlamak, bulmak ihtimaliniz var midir demek istiyorum].

    Son bin, ya da iki bin sene civari bir zaman diliminden bahsediyorum.

    Acaba Orta Asya'da (iklim acisindan) neler oldu da ahali tasi taragi toplayip yola koyuldu?

    YanıtlaSil
  4. Hocam, ilignizle sasirtiyorsunuz beni, acikcasi konu ile ilgili dogrudan bir bilgim yok, ancak hem parmak bastigin bu ilginc konuyu ogrenmek hem de size yardimci olabilmek icin bakmayi dusundugum bi kac makale var, bu makaleler gec neolitik donem gocleri ile ilgili, o makaleleri tekrar bulup karistirmam lazim, ben bu konu ile ilgilenecegim, Asya'nin neolitik ve ozellikle gec neolitiginde, ya da sizin ozellikle degindiginiz orta asya;dan bati asyaya goclerde karanlikb ir donem var, benim de ilgimi cekiyor bu konu, biraz zaman verin bana, ben bununla ilgili okumalar yapmak istiyorum, daha sonra detayli konusabiliriz.

    YanıtlaSil
  5. İLGİNÇ insan demekki düşündüğü inandığı şeyden asla vazgeçmiyor.üstünden yıllar bile geçse

    YanıtlaSil
  6. bende kınadığım için böyle oldu sanıyordum! oysa genetikmiş....

    YanıtlaSil
  7. aslında çok da genetik değil :) ama siz kınasanız da bu durumu değiştirmiyor :)

    YanıtlaSil

INSANIN EVRIMI-YORUM