Asagidaki yazi daha once Bilim ve Gelecek dergisinin 98. sayisinda yayinlandi. Simdi okuma firsati yakalayamanlar icin tum metni asagiya ekledim. Bu metin de cogunlukla klavyeden kaynakli ingilzice karakterlere rastlayabilirsiniz, bunun icin simdiden ozur dilerim, umarim begenerek okursunuz.
Fosil, genetik, kültürel ve linguistik kanıtların
hepsi anatomik olarak modern yani
günümüz insanının (Homo sapiens)
Afrika dışına göçünün yaklaşık olarak son 100 bin yıl içinde gerçekleştiğini
öneriyor. Jeolojik olarak Geç Pileyistosen döneme denk gelen bu süreçte insan
evrimi tarihi açısından cok önemli değişiklikler meydana geldi. Özellike Son
Buzul Cagi’nin yarattığı iklimsel salınımlar sonucu insan atalarının birçok diğer
memeli turu gibi sığınmacı bir tur olarak farklı doğal secilim baskıları altında
kaldığı ve bu durumun farklı türler arası melezleşmelere neden olabileceği güncel
tartışmalar arasında.
Harita: Yazıda adı geçen bazı lokalitelerin Doğu Asya’daki
bulunduğu yerler.
Anatomik olarak modern insan Antarktika dışında
yeryüzünün birçok bölgesine göç etti ve hayatta kaldı. Özellikle son 50 bin yıl
içerisinde çok hızlı artan bir ivme ile modern insan nüfusu yeryüzünde çoğaldı.
Bununla birlikte anatomik olarak modern insanın Afrika dışına yaptığı göç insan
atalarının ilk göçü değildi. Yaklaşık olarak 1.8 milyon yıl önce Homo erectus ve yaklaşık olarak 600 bin yıl
önce de Homo heidelbergensis Afrika
dışına göç etti, ancak bu göç sadece Avrasya kıtasının sınırları dahilinde
kaldı. Bu nedenle özellikle Geç Pileyistosen donem yani yaklaşık olarak son 130
bin yıl ile Neolitik devrin (12 bin yıl) başlangıcına kadar olan süreçte
Avrasya’da insan ataları biyolojik çeşitliliği modern insanin Afrika’dan girişi
ile daha da arttı ve bir o kadar da karmaşıklaştı.
Son yıllarda Flores ve Denisova kesiflerinin ardından bir
yeni kesif de Curneo ve diğerleri tarafından Plos One adli bilim dergisinin
Mart 2012 sayısında duyuruldu. Cin’in güneybatısında, batıda Ural dağları, güneybatıda
Himalayalar ve kuzeydoguda Bering Bogazi ile cevrelenmis bu bolgede surdurulen
calismalarda bulundugu doneme gore surpriz bir bicimde ilkin morfolojik
karakterler yansitan bir kafatasi bulundu. Calismanin bas yazari olan Darren
Curnoe, kafatasi buluntusunun benzersiz morfolojik ozellikler tasidigini ve
yasayan insanlardan cok farkli gorundugunu belirtiyor. Bu baglamda yeni bir
insan turune ait olabilecegini ya da Afrika’dan daha erken donemlerde gelmis
ancak daha sonra gelen modern insan gruplari ile herhangi bir genetik
alisveriste bulunmamis Dogu Asyali bir tur olabilecegini ileri suruyor (Sample,
2012).
Guangxi bolgesinde Longlin Magarasi’ndan kesfedilen
buluntular arasinda kafatasi basta olmak uzere disler, kaburga kemikleri, kol
ve bacak kemikleri var. Ayrica yine benzer buluntulardan olusan 30’dan fazla
buluntu Yunnan bolgesinde Maludong populer adiyla Kizil Geyik Magarasi’ndan
kesfedildi. Kizil Geyik Magarasi insanlari modern insan ile birlikte ayni süreçte,
Asya’nin dogusunda daha izole bir yasam alaninda hayatta kalmayi basarmis bir
insan toplulugu (Curnoe ve dig., 2012). Yeni bir insan turu olup olmadigi
sorusunun cevabi atasal DNA analizlerinin sonuclari ile netlesecek. Bununla
birlikte fosil kafatasinin morfolojik olarak farkli ve benzersiz olusu
arastirmacilarin yeni bir tur olma olasiligini dusunmesine yol aciyor. Bu
magara fosiller ilk kez 1979 yılında bır jeolog tarafından keşfediliyor ancak
bu buluntuların bilimsel çalışmalarının grçeklesitirilmesi de son buluntuları
beklemek zorunda kalmış. Bu mağaraya Kızıl Geyik adı verilmesi ise bolca
bulunan geyik kemiklerinden kaynaklanıyor. O dönem yaşayan insanlar kızıl
geyikleri avalamış ve tüketmiştiler. Kızıl Geyik Magarasi insanlarini daha iyi
tanimak icin oncelikle Geç Pileyistosen donemde Afrika disinda insan evrimi tarihi tablosunu kisaca gozden
gecirmek faydali olabilir.
Şekil 1: Longlin Mağarası’ndan keşfedilmiş kafatasının farklı
açılardan görünümü (Curnoe ve dig., 2012).
Modern insan ortaya cikisi ve cografik olarak dagilimi
hakkinda arastirmacilarin karsilastigi en onemli problemlerden biri turler
arasindaki genetik etkilesimin yani melezlesmenin derecesi. Afrika disindan
bilinen en eski modern insan buluntulari 90 bin ve 120 bin yıl oncesine
tarihlendirilen lokalitelerde, Levant olarak bilinen Ortadogu topraklarinda
rastlanmistir. Arastirmacilar bu ilk
modern insanlarin Afrika disina gocu gerceklestiren turler olmadigini, soguk ve
kuru iklimsel degisimlerden dolayi Afrika ya da Arabistan’a geri donen gruplar
olabilecegini dusunuyorlar. Gercek goc yaklaşık 60 bin yıl once Anadolu
uzerinden Avrupa ve Asya’ya ulasacak bicimde gerceklesmistir. Ulkemizde bu
gocun izlerine bircok lokalitede rastlanmaktadir, özellikle Hatay’da Ucagizli
Magarasi’nda surudurulen calismalar yaklaşık olarak 40 bin yıl once anatomik
olarak modern insanlarin bu bolgede konakladigini gostermektedir. Anadolu,
insan evrimi tarihi boyunca surekli goc yollari uzerinde yer almis ve bircok
populasyonun yasam alani olmustur. Modern insan Avrupa’ya yaklaşık olarak 40
bin yıl once, daha sicak olan guney koridorunu takip ederek Avustralya’ya ise
45 bin yıl once ulasmistir. Modern insan Afrika’dan Avrasya’ya gocu sirasinda
farkli insan turleri ile karsilasti. Bu insanlar sadece Neanderthal’ler
degillerdi, muhtemelen yuzlerce yıl once Homo
erectus’un Afrika’dan Avrasya’ya gocu sonrasinda evrimlesmis arkaik turler
bu bolgelerde yasiyorlardi. Arkaik insan türlerini evrimsel olarak Homo erectus ve Homo sapiens arasında yer alan ancak Homo sapiense daha yakın morfolojik ozellikler taşıyan grup olarak
degerlendirebiliriz. Son 20 bin yıl ile birlikte modern insan Amerika ve
Antartika disinda yeryuzunun butun kitalarina ulasti ve ondan once mevcut olan
Denisova (Sibirya) ve Flores (Endonezya) insanlari gibi arkaik insan turlerinin
yasam alanlarini isgal etti (Stewart ve Stringer, 2012).
Göç Yolları: Doğu Asya’ya modern insanın gelişi Zhıredong buluntuları
ile 100 bin yıl önce başlıyor (Kalın kırmızı oklar). Ardından Doğu Asya’nın
güneyine ise yaklaşık 50 bin yıl önce geçiş gerçekleşiyor. Bu arada bu noktadan
kuzeye doğru da bir göç gerçekleşiyor, muhtemelen bu grup Bering Boğazı’ndan
Kuzey Amerika’ya ilerledi. Orta Asya’dan yanı kuzeyden güneye de göçler
gerçekleşmiş olabilir (ince mavi oklar) ya da tam tersi yani yine Doğu Asya’nın
güneyinden Orta Asya’ya Denısovalıların ataları göç etmiş olabilir.
Yeni calismalar Avrasya’da insan evrimi tarihinin son 130
bin yilini tekrar degerlendirmemizi oneriyor. Neanderthal insanlari son 200 bin
yildir yasamlarini özellikle Avrasya’nin batisinda surdurduler. Dogu Avrupa’da
Neanderthal buluntulari yok denecek kadar az. Avrupa’da 40 bin yıl once modern
insanin gelisi ile birlikte Neanderthal insanlari modern insan ile birlikte
ayni yasam alanlarini paylasmaya basladi ve kisa surede yok oldu. Bircok
arastirmaci Neanderthal insanin yok olmasini modern insanin gelisi ile baslayan
hayatta kalma mucadelesi oldugunu onerdi. Ancak bazi arastirmacilar Neanderthal
insaninin yok olmasinin daha cok soguyan iklimle baglantili oldugunu
dusunuyorlar. Diger bazi arastirmacilar ise her iki nedenin de bu insanlarin
yok olusunda kombine bir etkisi oldugu kanaatinde.
Yaklaşık olarak 100 bin yıl once dunya daha da cok
sogumaya basladi ve 20 bin yıl once son buzullasmanin etkisi ile buzullar
cogaldi. Neanderthaller bu süreçte Avrupa’da yok olsalar da atasal DNA
calismalari onlarin genlerinin Sibirya’da devam ettigini oneriyor. Arastirmacilar
Neanderthallerin soguk iklimden kacan siginmaci bir tur olarak Ortadogu’da
rastlanmasinin sicak iklimle orantili oldugunu ancak Sibirya’da –soguk iklimde-
varolmasinin ya da siginmaci bir tur olarak oraya gitmesinin cok anlamli olmadigini
dusunuyorlar (Stewart ve Stringer, 2012). Diger bir aciklama ise Sibirya’da
bulunan bu turlerin Neanderthal degil baksa bir insan turu olasiligi.
Bu insanlardan biri Denisovalilar. Bu insanlar Sibirya’da
Neanderthaller yok olmadan once onlarla birlikte yasadilar. Denisova
buluntularinin ilk atasal DNA calismalarinda anatomik olarak modern insan ve
Neanderthallerden farkli yeni bir tur olarak sunulmustu. Cekirdek ve mitokondriyal
DNA analizleri Denisovali insanlarin farkli bir tur olabilecegini isaret etti.
Ancak guncel konsensus bu insanlarin
Neanderthallere yakin bir grup oldugu yonunde. Denisovali insanlarin
mitokondriyal DNA analizleri Neanderthallerden daha genis bir cesitlilige
sahip. Arastirmacilar Denisova ve diger Asya (Cin ve Hindistan) buluntulari dikkate alindiginda insan evrimi
tarihinde farkli bir Asyali cizgiden bahsedebilecegimizi oneriyorlar.
Neanderthaller Asya’ya ulasmadan once Homo erectus ve ondan evrimlesmis turler
bu bolgede yasiyordu. yaklaşık 2 milyon yıl once Afrika’dan Avrasya’ya goc eden
Homo erectus fosillerine basta
Gurcistan-Dmanisi olmak uzere bircok lokalitede rastlaniyor. Homo heidelbergensis fosillerine ise
600-400 bin yillari arasinda Avrasya’da rastlaniyor. Homo erectus’un Avrasya’da yok olus tarihi cok kesin degil, Orta
Pileyistosen (700 bin yıl ile 130 bin yıl arasi) surecinde yok oldugu
dusunuluyor. Kimi arastirmacilar Geç Pileyistosen donemde bazi lokalitelerde
varolduklarini dusunseler de bu lokalitelerin tarihlendirilmeleri problemli. Populer
adiyla Hobit olarak bildigimiz Homo
floresiensis 95 bin ile 17 bin yillari arasinda Endonezya’nin Flores
adasinda yasadi. Ilk kesfedildiginde arastirmacilar arasinda yeni bir tur olup
olmadigi konsunda onemli tartismalar yasanmisti. Boyutlarinin cok kucuk olmasi
bu insanin yeni bir tur olabilecegini akla getiriyordu, ancak arastirmacilar
ada ekolojisinin dogal secilim baskilarindan dolayi boyutunun kuculdugunu ve ayrica
mikrosefali hastasi olabilecegini dusunmuslerdi. Ancak uzun bilimsel tartismalarin
sonunda Flores insanlarinin yeni bir tur insan oldugu genis bir cevre tarafından
kabul gordu. Arastirmalar Asya’da yogunlastikca insan evrimi acisindan onemli
kesiflerin sayisi da artmaya basladi.
Son yıllarda
Asya’da gerceklestirilen en onemli kesiflerden birinin anatomik olarak modern
insanin Dogu Asya’ya ne zaman geldigine dair fosil kanitlar sunan Cin’in
guneyinde Zhirendong Magarasi’nda yapilan calismalar oldugunu dusunuyorum. 2010
yilinda Wu Liu ve diğerleri tarafından PNAS (Proceedings
of the National Academy of Sciences) bilim dergisinde yayinlan makale bu kesifin onemi hakkinda cok degerli
bilgiler veriyor. Butunu ile anatomik olarak modern insan fosillerine en erken
40 bin yıl once Malezya’da Niah Magarasi ve Cin’in kuzeyinde Tianyuan
Magarasi’nda rastlaniyor. Magarada fosilin bulundugu tabakalarin kimyasal
tarihlendirmeleri yaklaşık olarak 100 bin yili gosteriyor, bu tarih Niah ve
Tianyuan lokalitelerinden 60 bin yıl once. Zhiren Magarasi buluntusu modern
insanin Dogu Asya’ya gelisini daha eski bir tarihe cekiyor. Oysa molekuler
genetik veriler anatomik olarak modern insan genlerinin Dogu Asya’ya yaklaşık
45 bin yıl once ulastigini oneriyor. Wu Liu, Zhiren buluntularinin Dogu Asya’da
farkli bir modern insan evrimi modeli onerdigini dusunuyor. Ona gore anatomik
olarak modern insanin morfolojisi Bati ve Dogu Avrasya’da yaklaşık 130 bin yıl
once ortaya cikti ve populasyon surekliligi dusuk derece gen akisi ve
karisimlari ile cesitlendi.
Şekil 2:
Zhiren Mağarası’ndan keşfedilmiş insan fosilleri. Alt çene kemiğinin önden (A),
sol yandan (B) ve üstten (C) görünümü. Altçene kemiğinin ön kısmının kesiti
(D). Yine Zhiren Mağarası’ndan bulunmuş alt üçüncü azı dişinin yanak ve dil
atarafından görünümü (E), son olarak diğer bir bireye ait alt çene üçüncü azı
dişinin benzer gürünümü (F) (Liu ve
diğ., 2010).
Dogu
Asya’da yer alan diger bir onemli buluntu alani ise Zhuokoudian Yukari
Magarasi. Zhuokoudian Turkce’de Ejderha Kemikleri Tepesi anlamina geliyor. Bu
lokalite ilk olarak 1933 ve 1934 yillarinda Pei tarafından kazilir (Kaifu ve
Fujita, 2012). Uc tane iyi korunmus kafatasi parcasi, onlarca dis ve cesitli
kol, bacak ve kalca kemiklerine ait iskelet parcalari kesfedilir. Bu
lokalitenin en onemli problemi radyokarbon tarihlendirmelerindeki
belirsizlikler, bununla birlikte arkeolojik kanitlar 12 bin ile 34 bin yillar
arasinda bir donemi isaret etmektedir. Ayrica orijinal fosiller Ikinci Dunya
Savasi sirasinda kaybolmustur. Arastirmacilar Zhuokoudian buluntularini
anatomik olarak modern insana atfetseler de buyukluk, irilik ve cesitlik
bicimsel morfolojik farkliliklar halen soru isaretleri uyandirmakta.
Mogolistan’nin
kuzeydogusunda Salkhit altin madeni
ocaginda bir kafatasi parcasi 2006 yilinda kesfedilmisti. Tseveendorj bu kesfe Mongoloanthropus adini verdi. Ancak daha
sonra Coppens (2008) bu fosilin arkaik modern insanlara (Homo sapiesn) ait
olacagina dair bir rapor yayinladi. Bununla birlikte 2010 yilinda fosilin
bulundugu tabaka tarihlendirildi ve 20 bin yıl oncesine ait oldugu anlasildi,
ayrica Crooson fosilin modern insana ait oldugunu da belirtti.
Japonya’da
Ryukyu Adalari’nda Yamashita Magarasi ve Minatogawa cokugunden fosiller
kesfedildi. Yamashita Magarasi Okinawa sehrine batisinda yer aliyor. 1968
yilinda baslayan calismalarda 6-7 yaslarinda bir bireye ait kaval ve uyluk
kemikleri kesfedildi. Bu buluntular yaklaşık olarak 35 bin yıl oncesine
tarihlendirildi. Guncel calismalar bu buluntularin da modern insana ait oldugu
konusunda hemfikir. Minatogawa lokalitesi ise Okinawa sehrinin guneyinde yer
aliyor. Bu lokalitede cesitli tarihlendirme teknikleri uygulandi ve veriler 16
bin ile 9 bin yıl arasinda degisen bir araligi gosteriyor. Arastirmacilar bu
lokaliteden bulunan kafatasi ve diger iskelet parcalarinin Zhuokoudian ve
Liujiang buluntulari ile benzerlikler tasidigini ve modern insana ait oldugunu
onerdiler.
Sekil 3: (A)
Mınatogawa catlak dolgusu. İnsan fosilleri ortadaki çatlaktan akan toprağın
aşağıda oluşturduğu çökelden bulunmuştur. (B) Fosil kafatası ve alt çene
kemiğinin üç boyutlu taranmış görüntüsü (Kaifu ve Fujita, 2012).
Dogu
Asya’da anatomik olarak modern insanın kökeni ile ilgili çalışmalarda
karşılaşılan en büyük problem kimyasal tarihlendirmeye elverişli örneklerin bulunamayışı
ve daha önceki tarıhlendirmelerin ve stratigrafik çalışmaların soru işaretleri
barındırması. Ancak güncel çalışmalar ve günümüz teknolojisi bu sorunları giderebilecek
çözümler üretiyor. Boylece daha doğru insan evrimi soyağaçları oluşturulabilecek.
Paleoantropolojik çalışmaların yanısıra atasal DNA analizleri ile moleküler
genetik çalışmalar da Doğu Asya’da anatomik olarak modern insanın kökeni
hakkında onemli bilgiler sağlıyor. Bu konudaki güncel çalışmalar modern insanın
Afrika dşındaki dağılımı sürecinde arkaik insanlar ile kendi ataları arasında
ıkı ayrı durumda gen alışverişi yani melezleşme oldugu yönünde (Skoglund ve
Jakobson, 2011). Aynı zamanda araştırmacılar modern insanın Afrika’dan
uzaklaştıkça genetik çeşitliliğinde de doğru orantılı olarak azalma olduğunu
ileri sürdüler. Özellikle Denisovalıların genetik olarak Neanderthallerden daha
çok Doğu Asyalı türler ile benzerlikler taşıması bu gruplar arasında genetik
alışverişin olduğunu gösteriyor. Doğu Asyalı türlerin kronolojik olarak daha
eski olmaları ve ayrıca genetik yakınlıkları Denisovalıların Doğu Asya kökenli
olabileceğini düşündürüyor. Bu aynı zamanda Denisovalıları Amerikan
yerlilerinin ataları ile de yakın akraba oldğunu göstermekte. Amerikan
yerlilerinin 15 bin ile 20 bin yılları arasında kalan zaman diliminde Bering
Boğazı üzerinden Kuzey Amerika’ya göç ettiğini ve Amerika’nın batısında orta ve
doğusuna göre daha sıcak olan koridoru takip ederek Güney Amerika’ya kadar
ulaştığı genel olarak kabul görmektedir.
Doğu
Asya’da anatomik olarak modern insanın kökeninin anlaşılması ve arkaik insanlar
ile melezleşmenin gerçekleşip gerçekleşmediği hakkında evrimsel ilişkilerin
aydınlatılabilmesi için daha çok fosil buluntuya ihtiyaç var. Mevcut buluntular
her geçen gün Afrika’dan Avrasya’ya göç eden modern insanın arkaik türler ile
genetik olarak melezleştiğini öneriyor. Denisovalı insanlar şimdilik en önemli
kanıtlar arasında. Kızıl Geyik Mağarası insanları ise Neolitik devrimine çok az
bir zaman kaldığı yaklaşık 12 bin yıl önce ilkin morfolojik özellikler taşıyan
insanların dönemin modern insanlarından izole bir biçimde hayatta kaldığının
kanıtı. Paleoantropolog Chris Stringer Kızıl Geyik Mağarası insanlarının en az
60 bin yıl önce Afrika’dan göç eden modern insanın son 12 bin yıla kadar
hayatta kalmış kalıntıları olduğu kanaatinde. Her yeni buluntu ve gelişen
yüksek teknoloji analizler insan evriminin düşündüğümüzden daha karmaşık
olduğunu ve daha fazla insan türü varolduğunu düşündürüyor. Özellikle Doğu
Asya’dan keşfedilen bütün bu veriler Afrika merkezli modern insan evrimi
hipotezini tartışmalı hale getiryor. Afrika merkezli modern insanın kökeni
hipotezine göre modern isnanın ataları Afrika’dan yaklaşık olarak 60 bın yıl
önce göç etti ve Avrasya’daki bütün yaşam alanlarını işgal ederek diğer insan
türlerinin yok olmasına neden oldu. Ancak Doğu Asya buluntuları bu bölgede
arkaik insanlardan modern insana doğru düşük oranlarda da olsa melezleşmenin sağlanması ile evrimsel bir sürekliliğin olabilecegini
güçlü bir biçimde düşündürüyor.
KAYNAKÇA
Curnoe D, Xueping J, Herries AIR, Kanning B, Tac¸on PSC, et al. (2012)
Human Remains from the Pleistocene-Holocene Transition of Southwest China Suggest
a Complex Evolutionary History for East Asians. PLoS ONE 7(3): e31918. doi:10.1371/journal.pone.0031918.
Kaifu Y, Fujita M (2012) Fossil record of early modern humans in East Asia.
Quat Int 248: 2–11.
Liu, W., Jin, C., Zhang, Y., Chai, Y., Xing, S., Wu, X., Cheng, H.,
Edwards, R.L., Pan, W., Qin, D., An, Z., Trinkaus, E., Wu, X., 2010a. Human Remains from Zhirendong, South
China, and Modern Human Emergence in East Asia, PNAS, vol. 107 19201e19206.
Sample I. (2012) Red Deer Cave people’ may be new species
of human. Guardian Wednesday 14 March
2012
Skoglun,
P. ve Jakobson, M. (2011) Archaic Human Ancestry in East Asia. PNAS 108:18301-18306
Stewart,
JR ve Stringer, CB (2012) Human Evolution
Out of Africa: Role of Refugia and Climate Change. Science 365:1317-1321.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
INSANIN EVRIMI-YORUM