Sanirim bu baslik hepimizi ilgilendiriyor. Bugune kadar okudugum en romantik antropoloji yayinlarindan biriydi bu calisma :). Bircogumuz sevginin sosyal ogrenme ya da kulturel bir etkinlik oldugunda hemfikirdir, ancak ask konusunda bu kadar emin olmak ya da kesinlik bildirmek kolay degil. Yasamimizi birlikte surdurebilecegimize inandigimiz bir es bulunca hayatimizin nasil farklilastigi ve duygularimizin nasil bicimlendigi ilginc bir durum. Bu nedenle Homo sapiensin yani bizlerin monogamik (tek esli) olduguna inaniriz. Gercekten oyle mi? Sosyal olanla yani kulturumuze (din, orf, adet, gelenek ve hukuk) gore oyle olduguna inaniriz, sadakat din veya orf adetle kutsanmis olarak sunulur bizlere. Buna ragmen aski, sevgi ve sefkat duygularimiz ile motiflendirsek de aslinda ask, milyon yillardir atalarimizdan akatarageldigimiz genetik birkimin bir sonucu.
Yeni bir calismaya gore Neandertallerin ve Australopithecuslarin monogamik mi yoksa poligamik mi olduklari parmak kemiklerinde kodlandigini gosteriyor. Liverpool Universitesi'nden Emma Nelson ve ekip arkadaslari gunumuz insanlarinin ve fosil turlerin isaret ve yuzuk parmaklarini incelediler. Insanlarda ve maymunlarda isaret ve yuzuk parmagi arasindaki oran hormonlar arasinda androjen, ozel olarak da testesteronun miktari hakkinda bilgi verebiliyor. Ornegin, yuzuk parmagi isaret parmagindan uzun olanlar daha fazla androjen bulunduruyorlar.
Calismalar, dogumdan once yuksek oranda androjen hormonuna maruz kalan kisinin daha guclu, cevik, ve seksuel olarak daha basarili olduguna isaret ediyor. Kadinlar icin de ayni durum gecerli.
Nelson'un calismalari, bu durumun yasayan maymunlarda da benzer oldugunu oneriyor. Ancak Nelson ve arkadaslari, bu durumun tarihoncesi insanlarda, yan neandertallerde ve australopithecuslarda nasil oldugunu merak ettiler ve arastirmalari sonuc verdi. Bu cilgin arastirma grubu iki neandertal ve bir australopithecus iskeletinde isaret ve yuzuk parmaklarina ulastilar. Yani kendileri icin gerekli olan materyali ele gecirdiler.
Buna gore neandertaller isaret parmagindan daha uzun yuzuk parmagina sahipler, buna gore yasayan butun diger maymun akrabalarimiz gibi neandertaller de bir grup icerisinde yasiyorlardi ve egemen erkekler kadinlardan olusan bir hareme sahipti. Sadece egemen erkek degil kadinlar ve erkekler, monogamik degil poligamikti, yani tekesli degil cok eslillerdi. Grup icindeki karsi cinsler birbirleri ile ureme etkinliginde bulunabiliyorlardi.
A. afarensis, diger adi ile Lucy, 4 ile 3 milyon yillari arasinda yasamis bir atamiz. Lucy'nin isaret parmati yuzuk parmagindan daha uzun. Nelson bu duruma sasiriyor, cunku maymunlar ailesinin bir uyesi olarak Lucy'nin de parmak oranlarinin tum diger maymunlar gibi cikmasini bekliyordu. Bu durum kafalari karistiyor. Tabi Lucy'e ait sadece bir iskelete sahip oldugumuzu ve tur ici varyasyonun da etkilerini hesaba katmak lazim. Yani elimizde Lucy'e ait 100 iskelet olsaydi sonuc farkli cikabilirdi. Herneyse, Nelson bu durumun sorunlu oldugunu dusundu. Australopithecuslar da gruplar halinde yasayan primatlardi, ozellikle avci baskisi latinda yasayan gorece daha savunmasiz hominidlerdi. Bu durumda tek esli olmalari aslinda bir dezavantaj, buna gore poligamik olmalari hayatta kalmalari icin daha avantajli.
Tek esli yasayan erkekler cogunlukla eslerine gebelik doneminde yardimci oluyorlar. Arastirmacilar, taihoncesi atalarimiza yonelik bu calismanin ornek azligi nedeniyle keisn dogruyu yansitamayabilecegini soyluyorlar.
Ilginc bir calisma, ancak dedigim gibi tek eslilik veya cok eslilik hormonlarimizda ya da genlerimizde kodlanmis olsa da bugun genlerimizi ve hormonlarimizi kontrol edebildigimiz sosyal bir kulture sahibiz. Bu nedenle, hayatimizi adadigimiz esimiz ile birlikte tek esli bir hayati surdurebiliyoruz--mu acaba :):)
25 Eylül 2009 Cuma
Darwin Ne Zaman bir Neandertal ile Karsilasti?
Science dergisinin son sayisinda Michael Balter'in yazisi Darwin'in o donem bir Neandertal fosili ile karsilasip karsilasmadigi hakkinda. Bildiginiz gibi Darwin 1859'da yazdigi On The Origin of Species (Turlerin Kokeni) kitabinda insan evriminden hic bahsetmez ta ki 1871'de yainladigi Descent of Man (Insanin Tureyisi) eserine kadar. Bununla birlikte ilk Neandertal kafatasi 1848 yilinda Gibraltar ve Almanya'da Neander Vadisi'nde kesfedildi. Darwin bu fosiller ile karsilasti mi? Gibraltar Muzesi'nden biyolog ve bilim tarihcisi Alex Menez'in yaptigi sunum Darwin'in bir Neandertal fosili ile karsilasip karsilasmadigi gizemini aydinlatiyor. Micheal Balter tarafindan Science dergisinde yayinlanan yazi Alex Menez'in sunumunu degerlendiriyor.
Gibraltar, Neandertal fosilleri icin onemli bir magara bolgesi. Bu magaralarda ilk Neandertal fosiline 1848 yilinda rastlaniyor. Bugune kadar bircok Neandertal fosili bu magaralarda kesfedildi. Bu nedenle Gibraltar Muzesi'nde her birkac yilda bir Nenadertallerin evrimleri hakkinda konferanslar duzenleniyor ve bilim insanlari sunumlar yapiyorlar.
Bu yil gerceklestirilen sunumlardan birisi hayli ilginc. Bu sunum, Gibraltar'da bulunan ilk Nenadertal fosili ile darwin arasindaki baglantiyi irdeledi. Menez, Darwin'in Gibraltar neandertal kafatasi ile uzun zaman boyunca ilgilendigini isaret ediyor. Darwin bu kafatasini uzun sure gormemesine ragmen fosili bir insan atasi olarak tanimliyor.
Gibraltar Neandertal kafatasi ile olarak Eylul 1864 yilinda Buyuk Britanya'da sergileniyor, Darwin bu sergiye gitmek istemesine ragmen hastaligi nedeniyle gidemiyor. Ancak, arkadasi jeolog Charles Lyell ve antropolog Hugh Falconer bu kafatasi fosilini onun gorebilmesi icin o siralar kaldigi gorumcesinin evine getiriyorlar. Darwin'in bu kafatasi fosilini gordukten sonra tepkilerini 1 Eylul 1864 yilinda yakin arkadasi botanikci Joseph Hooker'a yazar ve "Falconer bu muhtesem Gibraltar kafatasini bana getirdi." der. Menez sunumunda "Darwin'in bu kafatasini elleri arasinda tuttugunu, ve masif kas kemerlerinin gunumuz insanlarinin cogundan ne kadar farkli oldugunu kendi gozleri ile gordugunu hayal edebiliriz" diyor.
Bununla birlikte, Darwin'in bu kafatasini inceldikten sonra goruselerinin neler oldugu cok net bir bicimde bilinmiyor. Ancak Descent of Man (Insanin Tureyisi) adli eserinde insanin evrimseleserek varoldugunu kesin bir bicimde ileri surdugunu biliyoruz. Gibraltar kafatasi ile ilgili dusuncelerini belirtmiyor ve bunu asla ogrenemeyecegiz. Arastirmacilar, bunun nedeninin Darwin'in spekulasyondan uzak durma isteginden kaynaklandigini dusunuyorlar.
Gibraltar, Neandertal fosilleri icin onemli bir magara bolgesi. Bu magaralarda ilk Neandertal fosiline 1848 yilinda rastlaniyor. Bugune kadar bircok Neandertal fosili bu magaralarda kesfedildi. Bu nedenle Gibraltar Muzesi'nde her birkac yilda bir Nenadertallerin evrimleri hakkinda konferanslar duzenleniyor ve bilim insanlari sunumlar yapiyorlar.
Bu yil gerceklestirilen sunumlardan birisi hayli ilginc. Bu sunum, Gibraltar'da bulunan ilk Nenadertal fosili ile darwin arasindaki baglantiyi irdeledi. Menez, Darwin'in Gibraltar neandertal kafatasi ile uzun zaman boyunca ilgilendigini isaret ediyor. Darwin bu kafatasini uzun sure gormemesine ragmen fosili bir insan atasi olarak tanimliyor.
Gibraltar Neandertal kafatasi ile olarak Eylul 1864 yilinda Buyuk Britanya'da sergileniyor, Darwin bu sergiye gitmek istemesine ragmen hastaligi nedeniyle gidemiyor. Ancak, arkadasi jeolog Charles Lyell ve antropolog Hugh Falconer bu kafatasi fosilini onun gorebilmesi icin o siralar kaldigi gorumcesinin evine getiriyorlar. Darwin'in bu kafatasi fosilini gordukten sonra tepkilerini 1 Eylul 1864 yilinda yakin arkadasi botanikci Joseph Hooker'a yazar ve "Falconer bu muhtesem Gibraltar kafatasini bana getirdi." der. Menez sunumunda "Darwin'in bu kafatasini elleri arasinda tuttugunu, ve masif kas kemerlerinin gunumuz insanlarinin cogundan ne kadar farkli oldugunu kendi gozleri ile gordugunu hayal edebiliriz" diyor.
Bununla birlikte, Darwin'in bu kafatasini inceldikten sonra goruselerinin neler oldugu cok net bir bicimde bilinmiyor. Ancak Descent of Man (Insanin Tureyisi) adli eserinde insanin evrimseleserek varoldugunu kesin bir bicimde ileri surdugunu biliyoruz. Gibraltar kafatasi ile ilgili dusuncelerini belirtmiyor ve bunu asla ogrenemeyecegiz. Arastirmacilar, bunun nedeninin Darwin'in spekulasyondan uzak durma isteginden kaynaklandigini dusunuyorlar.
24 Eylül 2009 Perşembe
Afrika'dan Cikis ve Insanin Kokeni!
PNAS (Proceedings of the National Academy of Sciences) dergisi son sayisinda ozel bir Out of Africa; Modern Human Origins Special Features adli dosya konusu olusturdu ve bu dosya makalelerine ulasmak bedava! Stanford Universitesi'nden Richard G. Klein'in duzenledigi bu dosya konusu icerisinde bugune kadar ilgili konuda yazilmis cizilmis butun bilgileri guncellenmis ve ayrintili tartisilmis olarak bulmak mumkun. Richard Klein'in giris makalesi ile baslayan dosya American Museum of Natural History'den Ian Tattersal'in Out of Africa baslikli makalesi ile devam ediyor. Toplam 9 adet farkli basliklarda modern insanin kokeni ile ilgili calisma yayinlanmis.
Ian Tattersall
Modern Human Origins Special Feature: Human origins
PNAS 2009 106:16018-16021
Timothy D. Weaver
The meaning of Neandertal skeletal morphology
PNAS 2009 106:16028-16033
J. J. Hublin
The origin of Neandertals
PNAS 2009 106:16022-16027
Michael P. Richards and Erik Trinkaus
Isotopic evidence for the diets of European Neanderthals and early modern humans
PNAS 2009 106:16034-16039
John F. Hoffecker
The spread of modern humans in Europe
PNAS 2009 106:16040-16045
G. Philip Rightmire
Middle and later Pleistocene hominins in Africa and Southwest Asia
PNAS 2009 106:16046-16050
Francesco d'Errico, Marian Vanhaeren, Nick Barton, Abdeljalil Bouzouggar, et al.
Additional evidence on the use of personal ornaments in the Middle Paleolithic of North Africa
PNAS 2009 106:16051-16056
Michael DeGiorgio, Mattias Jakobsson, and Noah A. Rosenberg
Explaining worldwide patterns of human genetic variation using a coalescent-based serial founder model of migration outward from Africa
PNAS 2009 106:16057-16062
Bu makalelerin hepsini okumak kisa zamanda mumkun degil ancak gecen gun sizlerle Dr. Hublin'in The Origins of Nenadertals adli calismasini paylastim. Yukaridaki makaleler, arkeolojik, fosil ve genetik kanitlar ile modern insanin kokeni hakkindaki kafamizdaki soru isaretlerini aydinlatabilecek nitelikte. Makaleleri okudukca sizlerle paylasmaya calisacagim, simdilik benim en cok ilgimi DeGiorgia'nin et al. yazdigi genetik varyasyonlar ile Afrika'dan cikis uzeirne yazilmis calismasi cekiyor. Bu makaleden baslamak istiyorum. Dedigim gibi, butun bu makalelere bedava ulasilabilir, sadece linklere tiklamaniz yeterli. Eger gercekten insan evrimini bilimsel calismalar ile ogrenmek istiyorsaniz iyi okumalar, makaleler yukarida, ancak safsatalar ile ugrasacaksaniz yazik halinize.
Ian Tattersall
Modern Human Origins Special Feature: Human origins
PNAS 2009 106:16018-16021
Timothy D. Weaver
The meaning of Neandertal skeletal morphology
PNAS 2009 106:16028-16033
J. J. Hublin
The origin of Neandertals
PNAS 2009 106:16022-16027
Michael P. Richards and Erik Trinkaus
Isotopic evidence for the diets of European Neanderthals and early modern humans
PNAS 2009 106:16034-16039
John F. Hoffecker
The spread of modern humans in Europe
PNAS 2009 106:16040-16045
G. Philip Rightmire
Middle and later Pleistocene hominins in Africa and Southwest Asia
PNAS 2009 106:16046-16050
Francesco d'Errico, Marian Vanhaeren, Nick Barton, Abdeljalil Bouzouggar, et al.
Additional evidence on the use of personal ornaments in the Middle Paleolithic of North Africa
PNAS 2009 106:16051-16056
Michael DeGiorgio, Mattias Jakobsson, and Noah A. Rosenberg
Explaining worldwide patterns of human genetic variation using a coalescent-based serial founder model of migration outward from Africa
PNAS 2009 106:16057-16062
Bu makalelerin hepsini okumak kisa zamanda mumkun degil ancak gecen gun sizlerle Dr. Hublin'in The Origins of Nenadertals adli calismasini paylastim. Yukaridaki makaleler, arkeolojik, fosil ve genetik kanitlar ile modern insanin kokeni hakkindaki kafamizdaki soru isaretlerini aydinlatabilecek nitelikte. Makaleleri okudukca sizlerle paylasmaya calisacagim, simdilik benim en cok ilgimi DeGiorgia'nin et al. yazdigi genetik varyasyonlar ile Afrika'dan cikis uzeirne yazilmis calismasi cekiyor. Bu makaleden baslamak istiyorum. Dedigim gibi, butun bu makalelere bedava ulasilabilir, sadece linklere tiklamaniz yeterli. Eger gercekten insan evrimini bilimsel calismalar ile ogrenmek istiyorsaniz iyi okumalar, makaleler yukarida, ancak safsatalar ile ugrasacaksaniz yazik halinize.
Neandertal Insaninin Kokeni!
Tekrar merhaba. Arazi calismasinda oldugum icin bir suredir yazmaya ara vermistim, bu sure zarfinda yeni bir cok calisma birikmis. Bunlar arasinda Cezayir'de kesfedilen anthropoidlerin atasi ilgic cekici. Ancak benim icin en ilgi cekici olan Max Planck Institute for Evolutionary Anthropology (Leipzig-Almanya) bolumunden Dr. Hublin'in "The Origin of Neandertals" (Nenadertallerin Kokeni) adli Stanford Universitesi'nden Richard Klein'in duzenledigi calisma. Bu calisma Nenadertal insanlarinin kokenleri hakkidna bazi yeni yaklasimalr iceriyor, bu anlamda degerli bir guncelleme seklinde dusunebiliriz.
Bilindigi gibi simdiye kadar nenadertal fosillerine Avrupa ve Orta Dogu yani genel olarak Avrasya'nin batisinda rastlanmistir. Bu fosiller uzerinde detayli arkeolojik, paleoantropolojik ve paleogenetik calismalar yapilabilmistir. Nenadertallerin tahminen yaklasik 600 bin yil once Avrupa'ya yerlestiklerini varsayarsak galsiyal ve interglasiyal olmak uzere iki buyuk buzul devrinin nenadertallerin yasaminda cok etkili oldugunu da kabul etmemiz gerekiyor.
Bununla birlikte, nenadertallerin evrimsel olarak ayrismasi ve modern insan ile olan iliskisi onlarin evrimi hakkinda yurutulen tartismalarin en onemlileri arasindaydi. Paleoantropoloji camiasinda Avrupali nenadertallerin kokeninin, Afrika'da Homo sapiense atalik etmis olan Homo rhodesiensis olduguna dair bir konsensus mevcut gorunuyor.
Dr. Hublin, bilgilerimizi guncelledigi calismasinda, nenadertal ve modern insan arasindaki temel farklarin, beyin yapisi, gelisimsel oruntuler, gebelikle ilgili ozellikler ve muhtemel yasam kulturu ile ilgili oldugunu belirtiyor. Ayrica atasal mtDNA calismalari ile nenadertallerin genetik yapisinin modern insaninkinden farkli olsunun, bu iki insan turunun farkli bir evrimsel yol izlediginin kaniti oldugunu isaret ediyor.
Bugune kadar 15 nenadertal insaninin mtDNA dizilimleri basari ile cozuldu. Neandertal ve modern insanin evrimsel ayrismasi bu genetik calismalara gore arti/eksi 140 bin yil hata payi ile 660 bin yil oncesine tarihlendiriliyor.
Hublin, calismasinda Nenadertallerin evrimsel kokenlerini Afrikali ve Bati Avrasyali hominid turleri ila olan evrimsel ilsikilerini detaylib ri bicimde tartisiyor. Nenadertallerin bugune kadar homo heidelbergensis'ten turedigi biliniyordu, ancak bugun farkli evrimsel olasiliklarin da varoalbileegi tartisiliyor. Hublin 3 farkli hipotez oneriyor ve buna gore (ustte sekilde A) neandertal insani Homo heidelbergensis'ten evrimlesmistir; Homo sapiens ise Homo rhodesiensis'ten. H. heidelbergensis ve H. rhodesiensis ise H. antecessor'den koken aliyor, H. antecessor ise Homo erectus'tan turemistir. Ikinci hipoteze (B) gore ise nenadertal ve modern insan Homo heidelbergensis'ten evrimlesmistir, H. heidelbergensis ise H. erectusten koken aliyor. Homo rhodesiensis ve Homo atntecessor bu hipoteze gore evrimsel iliski de yer almiyor. Son (C) ve Hublin'in uzerinde durdugu hipoteze gore ise Nenadertal ve modern insan Afrikali H. rhodesiensis'ten koken aliyor, H. rhodesiensis ise Homo erectustan evrimlesiyor. Bu hipotez ilgin cunku buna gore H. heidelbergensis hicbir bicimde nenadertal ve modern insanin evrimsel kokeninde rol almiyor. Ayrica Ispanyali H. antecessor de bu evrimsel hipotezde yok. H. hedielbergensis'in taniminlandigi holotip materyali sadece bir mandibula, yani alt cene. ancak son buluntular, ozellikle neandertallerin tanimlanmasinda onemli rol oynayan kafatasi buluntulari, H. hedielbergensis ile ilsikilendirilmesi guc; sadece bir atlcene ile nenadertallerin evrimsel kokenlerinde rol oynadiklarini ileri surmek hayli guc. Homo rhodesiensis kafatasi(Kabwe/Zambiya buluntusu) nenadertaller ile onemli karakterler paylasiyor ve bu nedenle evrimsel bir rol oynamis olmali. Bununla birlikte sadece anatomik kanitlar degil, Homo rodesiensise iliskin tas alet kulturu (Acheulean) de bu turun nenadertalelrin en ilkin biciminin atasi olabilecegini kuvvetlice destekliyor.
daha fazla bilgi icin:
The Origin of Neandertals
PNAS, September 22, 2009; vol. 106; no. 38
doi:10.1073/pnas.0904119106
Bilindigi gibi simdiye kadar nenadertal fosillerine Avrupa ve Orta Dogu yani genel olarak Avrasya'nin batisinda rastlanmistir. Bu fosiller uzerinde detayli arkeolojik, paleoantropolojik ve paleogenetik calismalar yapilabilmistir. Nenadertallerin tahminen yaklasik 600 bin yil once Avrupa'ya yerlestiklerini varsayarsak galsiyal ve interglasiyal olmak uzere iki buyuk buzul devrinin nenadertallerin yasaminda cok etkili oldugunu da kabul etmemiz gerekiyor.
Bununla birlikte, nenadertallerin evrimsel olarak ayrismasi ve modern insan ile olan iliskisi onlarin evrimi hakkinda yurutulen tartismalarin en onemlileri arasindaydi. Paleoantropoloji camiasinda Avrupali nenadertallerin kokeninin, Afrika'da Homo sapiense atalik etmis olan Homo rhodesiensis olduguna dair bir konsensus mevcut gorunuyor.
Dr. Hublin, bilgilerimizi guncelledigi calismasinda, nenadertal ve modern insan arasindaki temel farklarin, beyin yapisi, gelisimsel oruntuler, gebelikle ilgili ozellikler ve muhtemel yasam kulturu ile ilgili oldugunu belirtiyor. Ayrica atasal mtDNA calismalari ile nenadertallerin genetik yapisinin modern insaninkinden farkli olsunun, bu iki insan turunun farkli bir evrimsel yol izlediginin kaniti oldugunu isaret ediyor.
Bugune kadar 15 nenadertal insaninin mtDNA dizilimleri basari ile cozuldu. Neandertal ve modern insanin evrimsel ayrismasi bu genetik calismalara gore arti/eksi 140 bin yil hata payi ile 660 bin yil oncesine tarihlendiriliyor.
Hublin, calismasinda Nenadertallerin evrimsel kokenlerini Afrikali ve Bati Avrasyali hominid turleri ila olan evrimsel ilsikilerini detaylib ri bicimde tartisiyor. Nenadertallerin bugune kadar homo heidelbergensis'ten turedigi biliniyordu, ancak bugun farkli evrimsel olasiliklarin da varoalbileegi tartisiliyor. Hublin 3 farkli hipotez oneriyor ve buna gore (ustte sekilde A) neandertal insani Homo heidelbergensis'ten evrimlesmistir; Homo sapiens ise Homo rhodesiensis'ten. H. heidelbergensis ve H. rhodesiensis ise H. antecessor'den koken aliyor, H. antecessor ise Homo erectus'tan turemistir. Ikinci hipoteze (B) gore ise nenadertal ve modern insan Homo heidelbergensis'ten evrimlesmistir, H. heidelbergensis ise H. erectusten koken aliyor. Homo rhodesiensis ve Homo atntecessor bu hipoteze gore evrimsel iliski de yer almiyor. Son (C) ve Hublin'in uzerinde durdugu hipoteze gore ise Nenadertal ve modern insan Afrikali H. rhodesiensis'ten koken aliyor, H. rhodesiensis ise Homo erectustan evrimlesiyor. Bu hipotez ilgin cunku buna gore H. heidelbergensis hicbir bicimde nenadertal ve modern insanin evrimsel kokeninde rol almiyor. Ayrica Ispanyali H. antecessor de bu evrimsel hipotezde yok. H. hedielbergensis'in taniminlandigi holotip materyali sadece bir mandibula, yani alt cene. ancak son buluntular, ozellikle neandertallerin tanimlanmasinda onemli rol oynayan kafatasi buluntulari, H. hedielbergensis ile ilsikilendirilmesi guc; sadece bir atlcene ile nenadertallerin evrimsel kokenlerinde rol oynadiklarini ileri surmek hayli guc. Homo rhodesiensis kafatasi(Kabwe/Zambiya buluntusu) nenadertaller ile onemli karakterler paylasiyor ve bu nedenle evrimsel bir rol oynamis olmali. Bununla birlikte sadece anatomik kanitlar degil, Homo rodesiensise iliskin tas alet kulturu (Acheulean) de bu turun nenadertalelrin en ilkin biciminin atasi olabilecegini kuvvetlice destekliyor.
daha fazla bilgi icin:
The Origin of Neandertals
PNAS, September 22, 2009; vol. 106; no. 38
doi:10.1073/pnas.0904119106
Etiketler:
Afrika,
Avrupa,
H,
Insan Evrimi,
Nenadertals
7 Eylül 2009 Pazartesi
Fosil Kazisi Nedeniyle 30 gun Ara Veriyorum!!!
Merhabalar,
Bugunden itibaren kayitlara yaklasik 30 gun ara vermek durumundayim, zira gittigim yerde internet imkani ve gerekli zaman olmayacak, bu nedenle sizlere insan evrimi hakkinda kisa bir sure icin yazamayacagim. Turkiye'de yaklasik 5 yildir yurttugumuz bir kazi projesi icin bugunden itibaren yola cikiyoruz, umarim onemli buluntular kesfedegiz. Kazi bittikten sonra sizleri bilgilendirecegim, gorusmek uzere.
Ferhat Kaya
Bugunden itibaren kayitlara yaklasik 30 gun ara vermek durumundayim, zira gittigim yerde internet imkani ve gerekli zaman olmayacak, bu nedenle sizlere insan evrimi hakkinda kisa bir sure icin yazamayacagim. Turkiye'de yaklasik 5 yildir yurttugumuz bir kazi projesi icin bugunden itibaren yola cikiyoruz, umarim onemli buluntular kesfedegiz. Kazi bittikten sonra sizleri bilgilendirecegim, gorusmek uzere.
Ferhat Kaya
6 Eylül 2009 Pazar
Ardipithecus kadabba, Ortak ata mi?
Ardipithecus kadabba , Yohannes Haile-Selassie ve Giday WoldeGabriel'in gecen Haziran ayinda yayinladiklari kapsamli kitap . Dr. Yohannes Cleveland Natural History Museum'da Fizik Antropoloji Curatori olarak calismaktadir, Dr. Giday ise Meksika'da Los Alamos National Laboratory'de jeokronolojist olarak gorev yapmaktadir. Yayinladiklari bu kitap aslinda Etiyopya'da Afar cokuntusunde Middle Awash projesi kapsaminda 5.2-5.8 milyon yillari arasina tarihlendirilen lokalitelerden bulunan fosillerin morfolojik analizleri ve bolgenin jeolojik tanimlamalarini icermektedir. Bu anlamda, kitapta yer alan bolumler farkli memeli ailelerinin detayli calismalarini iceren makalelerden olusmaktadir. Bu bolumler arasinda en onemlisi Ardipithecus kadabba turunun tanimlandigi Hominidae bolumudur. Hominidae, modern insani ve evrimsel olarak sempanzeden daha cok insana yakin olan butun atalari iceren taksonomik gruptur. Bu baglamda Ardipithecus kadabba bir hominiddir yani insan atasidir.
Dr. Yohannes'in projesine birkac defa katildim. Dr. Yohannes, Afar cokunutusunun jeolojik olarak en yasli tabakalarinda calisti ve bu tabakalarin yasi 5 ile 6 milyon yil arasinda degisiyordu. Bu bolgede kimyasal yani radyokarbon yaslandirmasi yapmak cok olanakliydi cunku Afar cokuntusunun tam ortasinda uzun sure aktif kalmis ancak simdi aktif olmayan bir yanardag vardir ve bu yanardagin adi Ayyalo'dur. Ayyalo yanardagi hominid atalarimizin yasadigi donemlerde defalarca patlamis ve kullerini genis bir bolgeye yaymistir. Bu kuller yayildigi bu genis alanda kalin tabakalar halinde cokelmistir. Bu yanardag kul tabakalari jeolojik tarihlendirme yapmak icin bicilmis kaftandirlar. Ozellikle pumice tuff denen icinde camsi kristallerin bulundugu yanardag kulleri tarihlendirmenin en kolay yapildigi kullerdir. Afar cokunutus ise bu camsi kristallerin bulundugu pumice kulleri ile defalarca ust uste ortulmustur.
Dr. Yohannes, Afar cokunutusunun bati kismindaki yamaclarda (West Margin) Ardipthecus kadabba fosilini kesfetti. Onemli nokta ise bu fosil yukarida bahsettigim pumice tuff dedigimiz yanardagi kulu tabakasinin icinde gomuluydu. Yani atamiza ait bu kemik tarihlendirmeye en olanakli yanardag kulunun icerisinde tortullanmisti. O an herkes inanilmaz sevinmisti, cunku fosilin tarihlendirme problemi ortadan kalkiyordu.
Fosil ozenli gomulu oldugu tabakadan cikarildi, korunakli bir bicimde saklandi. Tarihlendirmenin yapilabilmesi icin Uc Berkeley'den arkadasimiz Leah ornekleri aldi. Bu ornekleri UC Berkeley Geochronology laboratuarinda analiz etti ve fosilin yasi 5.2-5.8 milyon yillari arasidna cikti. Bu inanilmaz bir haberdi, cunku genetik calsimalar insan ve sempanze ayrimini bu tarihlere atfediyorlardi. Ardipithecus kadabba'nin morfolojik ozellikleri de insan ve sempanze arasinda ortak ozelliklere sahipti. O an butun bunlari dusununce, olasi ilk ortak atamizin fosillesmis kemiklerine dokundugumu hatirlamak ve tekrar hissetmek dunyada esi benzeri olmayan bir duygu. Asagida yer alan uclu fotograf Nature dergisinin 27 Nisan 2006 sayisinda yayinlandi, bu fotografin sol alt kisminda yer alan bolumde sol bastan ben, Dr. Burhane Aswaf ve mihmandar Muhammed Alema yer aliyor. Dr. Burhane bana az once kesfettigim Australopithecus anamensise ait disin ozelliklerini anlatiyor. sagdaki bolumde ise Dr. Tim White bulunan diger bir hominid yani insan atasi fosilini inceliyor.
Bu kapsamli kitapta Ardipithecus kadabba'nin 1994 yilinda kesfedilmis olan Ardipithecus ramidus ile ayni cinsin tuleri oldugunu belirtiyor. Ardipithecus cinsi yaklasik olarak 5.8 milyon yil once sempanze benzeri bir atadan insan evrimi cizigisine yol acacak evrimsel degisimlerin onemli adimlarini atmaya baslayan atasal potansiyel olabilir. Ardipithecus ramidus ise Ar. kadabba turunden daha turemis yani insana yakin ozelliklere sahip ve Ar. ramidus turu 4.4. milyon yila tarihlendirildi. 4.2 milyon yil once ise Ar. ramidus;un bulundugu tabakanin hemen ustundeki tabakada 4.2 milyon yiula tarihlendirilen, Ar. ramidus'tan daha modern ozellikelre sahip Australopithecus anamensis kesfedildi. Australopithecus anamensis turunun bir disini Assa Issie lokalitesinde sanirim 2005 yilinda ben kesfetmistim, o zamanki heyecanimi anlatamam. Ayrica Afar bolgesinde kesfedilen diger onemli bir fosil ise Australoputhecus afarensis nami diger Lucy'dir. Hadar lokalitesinde bulunan Lucy ise 3.7 milyon yil yasinda. Grodugunuz gibi Afar bolgesi 5.8 milyon yildan baslayan ve 3.7 milyon yila kadar erken hominid turlerine ev sahipligi yapiyor. Ayrica bununla da kalmiyor, bir merdivenin basamakalri gibi 2.4 milyon yil yasinda Austtralopithecus garhi, 1.6 milyon yil yasinda Homo habilis, 1 milyon yil yasinda Homo erectus, 500 bin yil yasinda Homo heidelbergensis ve 160 bin yil yasinda Homo idaltu ile neredeyse insan evriminin butun tablasonu iceren bir bolgedir. Bu nedenle bircok arastirmaci Afar bolgesinin insan evriminin besigi olarak gormektedir.
Yaziyi daha fazla karmasiklasitirmadan bu onemli kitabin anafikrinin Ardipithecus kadabba ve Ardipthecus ramidus turlerinin sempanze ile insan ayriminda rol oynayan ortak atanin ozelliklerine en yakin fosil hominid oldugunu belirtmek isterim. Bu nedenle bu kitap ileride cok ses getirecek bir oneme sahip, ben simdiden sizlere burdan duyuruyorum.
Ayrica bu kitabin icinde bir ulkemizden bir isim daha var. Arkadasim Dr. Cesur Pehlevan bu bolgede calisti ve kitabin gergedanlar ile ilgili olan bolumunu yazdi. Cesur'u da dunyaca unlu bu calismaya yaptigi katkidan ve yer aldigindan dolayi kutlarim, ulkemiz ve onun adina cok mutluyum.
Dr. Yohannes'in projesine birkac defa katildim. Dr. Yohannes, Afar cokunutusunun jeolojik olarak en yasli tabakalarinda calisti ve bu tabakalarin yasi 5 ile 6 milyon yil arasinda degisiyordu. Bu bolgede kimyasal yani radyokarbon yaslandirmasi yapmak cok olanakliydi cunku Afar cokuntusunun tam ortasinda uzun sure aktif kalmis ancak simdi aktif olmayan bir yanardag vardir ve bu yanardagin adi Ayyalo'dur. Ayyalo yanardagi hominid atalarimizin yasadigi donemlerde defalarca patlamis ve kullerini genis bir bolgeye yaymistir. Bu kuller yayildigi bu genis alanda kalin tabakalar halinde cokelmistir. Bu yanardag kul tabakalari jeolojik tarihlendirme yapmak icin bicilmis kaftandirlar. Ozellikle pumice tuff denen icinde camsi kristallerin bulundugu yanardag kulleri tarihlendirmenin en kolay yapildigi kullerdir. Afar cokunutus ise bu camsi kristallerin bulundugu pumice kulleri ile defalarca ust uste ortulmustur.
Dr. Yohannes, Afar cokunutusunun bati kismindaki yamaclarda (West Margin) Ardipthecus kadabba fosilini kesfetti. Onemli nokta ise bu fosil yukarida bahsettigim pumice tuff dedigimiz yanardagi kulu tabakasinin icinde gomuluydu. Yani atamiza ait bu kemik tarihlendirmeye en olanakli yanardag kulunun icerisinde tortullanmisti. O an herkes inanilmaz sevinmisti, cunku fosilin tarihlendirme problemi ortadan kalkiyordu.
Fosil ozenli gomulu oldugu tabakadan cikarildi, korunakli bir bicimde saklandi. Tarihlendirmenin yapilabilmesi icin Uc Berkeley'den arkadasimiz Leah ornekleri aldi. Bu ornekleri UC Berkeley Geochronology laboratuarinda analiz etti ve fosilin yasi 5.2-5.8 milyon yillari arasidna cikti. Bu inanilmaz bir haberdi, cunku genetik calsimalar insan ve sempanze ayrimini bu tarihlere atfediyorlardi. Ardipithecus kadabba'nin morfolojik ozellikleri de insan ve sempanze arasinda ortak ozelliklere sahipti. O an butun bunlari dusununce, olasi ilk ortak atamizin fosillesmis kemiklerine dokundugumu hatirlamak ve tekrar hissetmek dunyada esi benzeri olmayan bir duygu. Asagida yer alan uclu fotograf Nature dergisinin 27 Nisan 2006 sayisinda yayinlandi, bu fotografin sol alt kisminda yer alan bolumde sol bastan ben, Dr. Burhane Aswaf ve mihmandar Muhammed Alema yer aliyor. Dr. Burhane bana az once kesfettigim Australopithecus anamensise ait disin ozelliklerini anlatiyor. sagdaki bolumde ise Dr. Tim White bulunan diger bir hominid yani insan atasi fosilini inceliyor.
Bu kapsamli kitapta Ardipithecus kadabba'nin 1994 yilinda kesfedilmis olan Ardipithecus ramidus ile ayni cinsin tuleri oldugunu belirtiyor. Ardipithecus cinsi yaklasik olarak 5.8 milyon yil once sempanze benzeri bir atadan insan evrimi cizigisine yol acacak evrimsel degisimlerin onemli adimlarini atmaya baslayan atasal potansiyel olabilir. Ardipithecus ramidus ise Ar. kadabba turunden daha turemis yani insana yakin ozelliklere sahip ve Ar. ramidus turu 4.4. milyon yila tarihlendirildi. 4.2 milyon yil once ise Ar. ramidus;un bulundugu tabakanin hemen ustundeki tabakada 4.2 milyon yiula tarihlendirilen, Ar. ramidus'tan daha modern ozellikelre sahip Australopithecus anamensis kesfedildi. Australopithecus anamensis turunun bir disini Assa Issie lokalitesinde sanirim 2005 yilinda ben kesfetmistim, o zamanki heyecanimi anlatamam. Ayrica Afar bolgesinde kesfedilen diger onemli bir fosil ise Australoputhecus afarensis nami diger Lucy'dir. Hadar lokalitesinde bulunan Lucy ise 3.7 milyon yil yasinda. Grodugunuz gibi Afar bolgesi 5.8 milyon yildan baslayan ve 3.7 milyon yila kadar erken hominid turlerine ev sahipligi yapiyor. Ayrica bununla da kalmiyor, bir merdivenin basamakalri gibi 2.4 milyon yil yasinda Austtralopithecus garhi, 1.6 milyon yil yasinda Homo habilis, 1 milyon yil yasinda Homo erectus, 500 bin yil yasinda Homo heidelbergensis ve 160 bin yil yasinda Homo idaltu ile neredeyse insan evriminin butun tablasonu iceren bir bolgedir. Bu nedenle bircok arastirmaci Afar bolgesinin insan evriminin besigi olarak gormektedir.
Yaziyi daha fazla karmasiklasitirmadan bu onemli kitabin anafikrinin Ardipithecus kadabba ve Ardipthecus ramidus turlerinin sempanze ile insan ayriminda rol oynayan ortak atanin ozelliklerine en yakin fosil hominid oldugunu belirtmek isterim. Bu nedenle bu kitap ileride cok ses getirecek bir oneme sahip, ben simdiden sizlere burdan duyuruyorum.
Ayrica bu kitabin icinde bir ulkemizden bir isim daha var. Arkadasim Dr. Cesur Pehlevan bu bolgede calisti ve kitabin gergedanlar ile ilgili olan bolumunu yazdi. Cesur'u da dunyaca unlu bu calismaya yaptigi katkidan ve yer aldigindan dolayi kutlarim, ulkemiz ve onun adina cok mutluyum.
Yaratilis/Evrim Simdi Bedava!!!
Jhon Hawks 'in blogunu okur iken NCSE 'nin unlu Creation/Evolution dergisinin tum sayilarinin internet ortamina pdf. dosyalari olarak aktarildigini ogrendim. NCSE (The National Center for Science Education), Bilim Egitimi icin Ulusal Merkez adinda bir dernektir. Ozellikle orta egitim icin bilim egitimi, ozellikle evrim kurami egitimi icin kaynaklar, egitim metaryalleri ve metodlari saglamak icin calisir.
NCSE 1980-1996 yillari arasi yayinlanan Creation/Evolution (Yaratilis/Evrim) dergisinin butun sayilarini online pdf.ler olarak verdi . Bu derginin onemi, Amerika'nin ozellikle ulkemizde bugun tartisilan Yaratilis/Evrim tartismalarina ornek olacak benzer tartismalari daha once yapmis ve bu dergide yayinlamis olmasidir. Bu nedenle bu dergide basilan yazilar bugun ulkemizde tartistigimiz bu konu ile inanilmaz bir bicimde benzerdir. Konu ile ilgili biyolog, antropolog, jeolog, ilahiyatci, sosoyolog yani kimin ilgisini cekiyorsa okumasi cok faydali olacaktir.
Bununla birlikte NCSE'nin web sayfasinda Evrim ve Yaratilis ve devlet okullarinda evrim egitimi gibi onemli konular ile ilgili bircok makale ve proje incelenebilir, Bu calismalarin ulkemizdeki ilgili konularin cozumunde cok onemli katkisi olacagi kanaatindeyim.
NCSE 1980-1996 yillari arasi yayinlanan Creation/Evolution (Yaratilis/Evrim) dergisinin butun sayilarini online pdf.ler olarak verdi . Bu derginin onemi, Amerika'nin ozellikle ulkemizde bugun tartisilan Yaratilis/Evrim tartismalarina ornek olacak benzer tartismalari daha once yapmis ve bu dergide yayinlamis olmasidir. Bu nedenle bu dergide basilan yazilar bugun ulkemizde tartistigimiz bu konu ile inanilmaz bir bicimde benzerdir. Konu ile ilgili biyolog, antropolog, jeolog, ilahiyatci, sosoyolog yani kimin ilgisini cekiyorsa okumasi cok faydali olacaktir.
Bununla birlikte NCSE'nin web sayfasinda Evrim ve Yaratilis ve devlet okullarinda evrim egitimi gibi onemli konular ile ilgili bircok makale ve proje incelenebilir, Bu calismalarin ulkemizdeki ilgili konularin cozumunde cok onemli katkisi olacagi kanaatindeyim.
4 Eylül 2009 Cuma
Avrupa'nin Ilk Ciftcileri nereli? Cevabi Turkiye'de mi gizli!!!!
Science dergisinin bu haftaki sayisinda Michael Balter 'in makalesi Avrupali ilk ciftcilerin Etiyopya'nin Afar bolgesinden geldigini ileri suruyor. Bugune kadar yapilan arkeoloji ve palroantropoloji calismalari daha cok kultur ve teknoloji kalintilari ile gocleri ve dagilimi aydinaltiyordu. Ancak bu yeni calisma atasal DNA analizleri ile kultur uzerinden degil direk birey uzerinden calsimayi gereceklestirdi.
Yaklasik 11,000 yil once Orta Dogu'da avci toplayici uretim bicimi yerini tarima terk etmeye basladi. Ilk once, Turkiye, Yunanistan ve Bulgaristan uzerinden tarimsal uretim bicimi yavas yavas Avrupa'ya dagildi. Ancak 7500 yil once Avrupa'da tarim aniden hizli bri bicimde Macaristan, Slovakya, Dogu Ukrayna ve Bati Fransa'ya kadar yayildi. Sofistike dort koseli mimariye sahip duvarlari sigi kurkleri ile kaplanmis, icinde bugday ve arpa depolari olan evler insaa edildi. Arastirmacilar devrim niteligindeki bu degisimin nasil gerceklestigi, buyuk goclerin meydana gelmesi ve kulturel degisimin ortaya cikmasi ve ciftcilikteki teknolijik gelisim hakkinda yillardir calisiyorlar. Gordon Childe bu degisiminin onemini vurgulamak icin uretim biciminin yer degistirmesine Neolitik Revolution yani Neolitik Devrimi adini verdi.
Sicence dergisinin bu haftaki sayisinda yer alan bu calismada 25 ilk ciftcilerin iskeletlerinden alinan atasal DNA sekanslarinin diger 20 avci toplayici bireylerin atasal DNA sekanslarinin karsilastirilmasinin sonuclarini aciklaniyor. Iki onemli uretim bicimini yasamis olan atalarimizin genleri karsilastiriliyor. Iskeletler 15,000 ile 4300 yillari arasinda bugunki Litvanya, Plonya, Rusya ve Almanya bolgelerinde yasamis olan bireylere ait. Arastirma ekibi cifticilere ait mtDNA (mitokondrialDNA) sekanslarinin genetik oalrak avci-toplayici olan gruba hayli uzak oldugunu ortaya cikardi. Ornegin, avci-toplayici iskeletlerin genetik belirleyicilerinin yuksek oranda U4 ve U5 iken bui belirleyicilerin ciftcilerde rastlanmadigini ve ayrica ciftcilerde daha cok N1a ve H genetik belirleyicilerine rastlanildigini gorduler. Bu durum, DNA ornekleri Avrupa'daki lokalaitlerden kesfedilen iskeletlerden elde edilmis ilk ciftcilerin lokal avci-toplayicilardan degil buraya goc ile gelmis bir gruptan evrimlesmis olmasi gerektigini dusunduruyor.
Bazi arastirmacilar atasal DNA orneklerinde karisma yada bu orneklerin hasarli DNA'lar oalbilecegi olasiligi uzerinde duruyor. Hasarli ve karismis atasal DNA'lar molekuler DNA calisan arastirmacilarin kronik bir problemidir. Bu nedenle molekuler DNA laboratuarlari ozenle tasarlanir ve insaa edilir.
Arastirmacilar, eger bu ciftciler lokal avci toplayicilardan evrimlesmediler ise Avrupa'ya nereden goc ettiklerinin arastirilmasi gerektigini isaret ediyorlar, bu noktada Turkiye'nin batisi ve Avrupa'nin guneydogusu dikkat ceken bolgeler. Ulkemizde atasal DNA ve antropolojik calismalarinin bu nokta da yogunlasmasi gerekiyor. Umarim birgun ulkemizde de bu tur bilimsel calismalar ses getirir!
Yaklasik 11,000 yil once Orta Dogu'da avci toplayici uretim bicimi yerini tarima terk etmeye basladi. Ilk once, Turkiye, Yunanistan ve Bulgaristan uzerinden tarimsal uretim bicimi yavas yavas Avrupa'ya dagildi. Ancak 7500 yil once Avrupa'da tarim aniden hizli bri bicimde Macaristan, Slovakya, Dogu Ukrayna ve Bati Fransa'ya kadar yayildi. Sofistike dort koseli mimariye sahip duvarlari sigi kurkleri ile kaplanmis, icinde bugday ve arpa depolari olan evler insaa edildi. Arastirmacilar devrim niteligindeki bu degisimin nasil gerceklestigi, buyuk goclerin meydana gelmesi ve kulturel degisimin ortaya cikmasi ve ciftcilikteki teknolijik gelisim hakkinda yillardir calisiyorlar. Gordon Childe bu degisiminin onemini vurgulamak icin uretim biciminin yer degistirmesine Neolitik Revolution yani Neolitik Devrimi adini verdi.
Sicence dergisinin bu haftaki sayisinda yer alan bu calismada 25 ilk ciftcilerin iskeletlerinden alinan atasal DNA sekanslarinin diger 20 avci toplayici bireylerin atasal DNA sekanslarinin karsilastirilmasinin sonuclarini aciklaniyor. Iki onemli uretim bicimini yasamis olan atalarimizin genleri karsilastiriliyor. Iskeletler 15,000 ile 4300 yillari arasinda bugunki Litvanya, Plonya, Rusya ve Almanya bolgelerinde yasamis olan bireylere ait. Arastirma ekibi cifticilere ait mtDNA (mitokondrialDNA) sekanslarinin genetik oalrak avci-toplayici olan gruba hayli uzak oldugunu ortaya cikardi. Ornegin, avci-toplayici iskeletlerin genetik belirleyicilerinin yuksek oranda U4 ve U5 iken bui belirleyicilerin ciftcilerde rastlanmadigini ve ayrica ciftcilerde daha cok N1a ve H genetik belirleyicilerine rastlanildigini gorduler. Bu durum, DNA ornekleri Avrupa'daki lokalaitlerden kesfedilen iskeletlerden elde edilmis ilk ciftcilerin lokal avci-toplayicilardan degil buraya goc ile gelmis bir gruptan evrimlesmis olmasi gerektigini dusunduruyor.
Bazi arastirmacilar atasal DNA orneklerinde karisma yada bu orneklerin hasarli DNA'lar oalbilecegi olasiligi uzerinde duruyor. Hasarli ve karismis atasal DNA'lar molekuler DNA calisan arastirmacilarin kronik bir problemidir. Bu nedenle molekuler DNA laboratuarlari ozenle tasarlanir ve insaa edilir.
Arastirmacilar, eger bu ciftciler lokal avci toplayicilardan evrimlesmediler ise Avrupa'ya nereden goc ettiklerinin arastirilmasi gerektigini isaret ediyorlar, bu noktada Turkiye'nin batisi ve Avrupa'nin guneydogusu dikkat ceken bolgeler. Ulkemizde atasal DNA ve antropolojik calismalarinin bu nokta da yogunlasmasi gerekiyor. Umarim birgun ulkemizde de bu tur bilimsel calismalar ses getirir!
3 Eylül 2009 Perşembe
Avrupa'nin En Eski El baltalari Kesfedildi!
Nature dergisinin 2 Eylul 2009 sayisinda Europe's Oldest Axes Discovered (Avrupa'nin En Eski Baltalari Kesfedildi) adli bir makale yayinlandi. Bu kesif sofistike alet uretiminin daha once dusunulenden daha genis alana yayildigini gosteriyor.
Guney Ispanya'dan bulunan el baltalarinin 1 milyon yil yasinda oldugunu anlasildi. Bu aletler Avrupa'nin en eski el baltalari. Homo erectus insan turunun kullandigi Acheulien tas alet teknolojisine ait olan el baltalarinin en eskisine (1.5 milyon yil) Afrika'da rastlanmisti. Bununla birlitke 700,000 yasinda olanlari ise Israil ve Cin'de kesfedildi. Ancak Avrupa'da en eski el baltalarinin 500,000 yil oncesine ait oldugunu dusunuluyordu, bu kesif ile birlikte 1 milyon yil oldugu anlasildi.
Homo erectus, Homo neanderthalensis ve Homo heidelbergensis Acheulien el balatalarini kullanmis insan turleridir. Bu aletler iki tarafli kesici yuze sahip ve farkli taslardan yapilmislardir. Gary Scott ve Luis Gibert makaleyi yazan arastirmacilar. Tas aletlerin tarihlendirilmesi Berkeley Geochronology Center in California'da yapildi.
Etiyopya'da Middle Awash projesinde calisirken bir cok el baltasi kesfetmistik. Bu el baltalari cogunlukla bazalttan yapilmisti. Bazilarini ancak iki elinizle tutmak zorunda kaliyorsunuz, yeterince buyuk. Ulkemizde ozellikle Gaziantep yoresinde onemli el baltasi buluntulari var, ancak bunlar hicbir zaman yayinlanmadi ve detayli tarihlendirme calismalari yapilmadi diye biliyorum. Bunu soylerken uzuluyorum, sanirim ulkemizdeki prehistorya calisan arastirmacilar, bu konu uzerine bir daha dusunmeliler.
Daha fazla bilgi icin:Scott, G. R. & Gibert, L. Nature 461, 82-85 (2009).
Guney Ispanya'dan bulunan el baltalarinin 1 milyon yil yasinda oldugunu anlasildi. Bu aletler Avrupa'nin en eski el baltalari. Homo erectus insan turunun kullandigi Acheulien tas alet teknolojisine ait olan el baltalarinin en eskisine (1.5 milyon yil) Afrika'da rastlanmisti. Bununla birlitke 700,000 yasinda olanlari ise Israil ve Cin'de kesfedildi. Ancak Avrupa'da en eski el baltalarinin 500,000 yil oncesine ait oldugunu dusunuluyordu, bu kesif ile birlikte 1 milyon yil oldugu anlasildi.
Homo erectus, Homo neanderthalensis ve Homo heidelbergensis Acheulien el balatalarini kullanmis insan turleridir. Bu aletler iki tarafli kesici yuze sahip ve farkli taslardan yapilmislardir. Gary Scott ve Luis Gibert makaleyi yazan arastirmacilar. Tas aletlerin tarihlendirilmesi Berkeley Geochronology Center in California'da yapildi.
Etiyopya'da Middle Awash projesinde calisirken bir cok el baltasi kesfetmistik. Bu el baltalari cogunlukla bazalttan yapilmisti. Bazilarini ancak iki elinizle tutmak zorunda kaliyorsunuz, yeterince buyuk. Ulkemizde ozellikle Gaziantep yoresinde onemli el baltasi buluntulari var, ancak bunlar hicbir zaman yayinlanmadi ve detayli tarihlendirme calismalari yapilmadi diye biliyorum. Bunu soylerken uzuluyorum, sanirim ulkemizdeki prehistorya calisan arastirmacilar, bu konu uzerine bir daha dusunmeliler.
Daha fazla bilgi icin:Scott, G. R. & Gibert, L. Nature 461, 82-85 (2009).
British Council'in "Darwin Now" adli sergisi Ankara'da, Kacirmayin!!!
British Council'in duzenledigi "Darwin Now" adli sergi Ankara'da. Charles Darwin'in calismalarinin ve evrim kuraminin gunumuzde halen bilimin karsilastigi onemli sorular hakkinda farkli yaklasimlar sundugu British Council tarafindan belirtildi. Darwin'in calismalairnin toplum tarafindan anlasilabilmesi icin "Darwin Now" adli bir sergi duzenlendi. Bu sergi 4 Eylul-5 Ekim tarihleri arasinda Bilkent Universitesi'nde ziyaret edilebilecek. Bu sergiye cesitli akademisyenler katilacak. Bu sergid aha once de cesitli ulkelerde ve universitelerde de acildi. Daha once siyaret etmediyseniz bu sefer kacirmayin.
2 Eylül 2009 Çarşamba
Genetik Cesitlilik ve Orta Asyali Etnik Gruplarin Ortaya Cikisi!
Arkadasim Kambiz Kamrani , molekuler genetik ile ilgili yeni cikan makaleleri benden daha iyi takip eder. Bu nedenle zaman zaman onun blogunu okurum ve Kambiz ilginc haberler bulmakta hayli iyidir. BMC Genetics'de cikan yeni bir yayin hayli ilginc. Yayinin henuz abstract ve sonuc kismi mevcut, tamaminin daha sonra verilecegi belirtiliyor.
Arastirmacilar, etnik etkilesmelerin insanlar arasi genetik degisimleri nasil etkilediklerini ve Orta Asya gruplarinin kokenlerini anlamak icin yayinlanmis verilerle birlikte Orta Asya'dan topladiklari genetik verileri analiz ettiler. Buna gore arastirmacilar, farkli iki dili konusan iki buyuk Orta Asya populasyonlarinda (Turkic ve Indio-Iranian), etnik gruplar arasi, ayni etnik grubun farkli populasyonlari arasi ve birkac populasyonun Y kromozomal ve mitokondriyal genetik farkliliklarini karsilastirdilar.
Calismalarinin sonucu, Y kromozomlarinin farkli etnik gruplar arasi degiskenliginin ayni etnik grubun farkli populasyonlarinin kendi icindeki degiskenlikten daha az oldugu ortaya cikti. Daha acik olarak iki farkli dili konusan etnik gruplarin Y kromozom farkliligi, bir etnik grubun kendi icindeki populasyonlar arasi farkliliktan daha az oldugu anlasildi. Bununla birlikte ayni etnik gruba ait populasyonlar arasi Y kromozomun genetik farklilik analizleri bu etnik grubun minimum yasi ile ilgili bilgiler veriyor. Bu degerler, bu iki buyuk gurp icin verilen tarihsel degerlerden onemli olcude farkli. Bu durum, etnik gruplarin ortak genetik ozelliklere gore degil sosyal kurgulara gore bicimlendigini gosteriyor. Bu nedenle bu farkli iki buyuk grup arasindaki genetik farkliliklar, gruplarin kendi icindeki genetik farklardan daha az.
Gordugunuz gibi genetik calismalar bugune kadar kutsal bildigimiz etnik kimlik ve kultur gibi tarihi degerlerimizin aslinda birer sosyal kurgu oldugunu gosteriyor. Yani kendi etnik kimliginize dahil oldugunu dusundugunuz is arkadasiniz, komusunuz, ya da en yakin arkadasiniz ile aranizdaki genetik fark, sizinle etnisite, kimlik, kultur, orf, adet gibi hicbir ortak yani olmayan biri ile aranizdaki genetik farktan daha fazla, yani ummadiginiz farkli bir dili konusan gruba, genetik olarak kendi dilinizi konustugunuz gruptan daha yakin olabilirsiniz. O nedenle kendi dilinizi konusmayan "oteki" gruba iyi niyetle bakmalisiniz zira siz de genetik olarak o gruba kendi dilinizi konustugunuz gruptan daha yakin olabilirsiniz!
Bu tur calismalar da etnik kimlik, dil, din ve millet gibi sosyal kurgularin toplumlar arasi kutsal farkliliklar olmamasi gerektigini gosteriyor, yazili tarih gordugunuz gibi kan baginin ya da genetik birligin degil sosyal kurgularin urunu, genetik olarak kimin kime benzedigini ancak genetikcilerin bilecegini unutmamak lazim.
Makalenin tamami yayinlaninca daha fazla bilgi edinebilecegiz.
Reference: Evelyne Heyer, Patricia Balaresque, Mark A Jobling, Lluis Quintana-Murci, Raphaelle Chaix, Laure Segurel, Almaz Aldashev and Tanya Hegay.Genetic diversity and the emergence of ethnic groups in Central Asia. BMC Genetics, 2009; (in press)
Arastirmacilar, etnik etkilesmelerin insanlar arasi genetik degisimleri nasil etkilediklerini ve Orta Asya gruplarinin kokenlerini anlamak icin yayinlanmis verilerle birlikte Orta Asya'dan topladiklari genetik verileri analiz ettiler. Buna gore arastirmacilar, farkli iki dili konusan iki buyuk Orta Asya populasyonlarinda (Turkic ve Indio-Iranian), etnik gruplar arasi, ayni etnik grubun farkli populasyonlari arasi ve birkac populasyonun Y kromozomal ve mitokondriyal genetik farkliliklarini karsilastirdilar.
Calismalarinin sonucu, Y kromozomlarinin farkli etnik gruplar arasi degiskenliginin ayni etnik grubun farkli populasyonlarinin kendi icindeki degiskenlikten daha az oldugu ortaya cikti. Daha acik olarak iki farkli dili konusan etnik gruplarin Y kromozom farkliligi, bir etnik grubun kendi icindeki populasyonlar arasi farkliliktan daha az oldugu anlasildi. Bununla birlikte ayni etnik gruba ait populasyonlar arasi Y kromozomun genetik farklilik analizleri bu etnik grubun minimum yasi ile ilgili bilgiler veriyor. Bu degerler, bu iki buyuk gurp icin verilen tarihsel degerlerden onemli olcude farkli. Bu durum, etnik gruplarin ortak genetik ozelliklere gore degil sosyal kurgulara gore bicimlendigini gosteriyor. Bu nedenle bu farkli iki buyuk grup arasindaki genetik farkliliklar, gruplarin kendi icindeki genetik farklardan daha az.
Gordugunuz gibi genetik calismalar bugune kadar kutsal bildigimiz etnik kimlik ve kultur gibi tarihi degerlerimizin aslinda birer sosyal kurgu oldugunu gosteriyor. Yani kendi etnik kimliginize dahil oldugunu dusundugunuz is arkadasiniz, komusunuz, ya da en yakin arkadasiniz ile aranizdaki genetik fark, sizinle etnisite, kimlik, kultur, orf, adet gibi hicbir ortak yani olmayan biri ile aranizdaki genetik farktan daha fazla, yani ummadiginiz farkli bir dili konusan gruba, genetik olarak kendi dilinizi konustugunuz gruptan daha yakin olabilirsiniz. O nedenle kendi dilinizi konusmayan "oteki" gruba iyi niyetle bakmalisiniz zira siz de genetik olarak o gruba kendi dilinizi konustugunuz gruptan daha yakin olabilirsiniz!
Bu tur calismalar da etnik kimlik, dil, din ve millet gibi sosyal kurgularin toplumlar arasi kutsal farkliliklar olmamasi gerektigini gosteriyor, yazili tarih gordugunuz gibi kan baginin ya da genetik birligin degil sosyal kurgularin urunu, genetik olarak kimin kime benzedigini ancak genetikcilerin bilecegini unutmamak lazim.
Makalenin tamami yayinlaninca daha fazla bilgi edinebilecegiz.
Reference: Evelyne Heyer, Patricia Balaresque, Mark A Jobling, Lluis Quintana-Murci, Raphaelle Chaix, Laure Segurel, Almaz Aldashev and Tanya Hegay.Genetic diversity and the emergence of ethnic groups in Central Asia. BMC Genetics, 2009; (in press)
1 Eylül 2009 Salı
Evrimsel Kanitlar: Ne Bildigimizi Nasil Biliyoruz?
California Berkeley'de iken San Francisco'da Golden Gate Park'da Dr. Zeresenay Alemseged ile bulustuk ve California Academy of Science, The museum of science, art and human perception at the Palace of Fine Arts bolumunu gezdik. Dr. Alemseged, belki hatirlarsiniz Selam adli Australopithecus afarensis turune ait bebek kafatasini bulan paleoantropolog. Etiyopya'da Omo laboratuarinda birlikte calistik, Max Planck Istitute'de calisiyordu, daha sonra San Francisco'ya gectigini ogrenince gorusme sansimiz oldu. Ayni gun UC Santa Cruz'dan bir antropologun sunumunu izledikten sonra beraber bira icmeye gittik. Guzel ve eglenceli vakit gecirdik. Herneyse, California Academy of Sicence Museum inailimaz bir muzeydi. Daha sonra internette bir egitim sayfalarinin oldugunu ogrendim. Silzerle paylasmak istedim . Evrimsel calismalarda bilimsel yontemi adim adim cok acik bir bicimde anlatiyor. Evrimsel bilginin nasil olusturuldugu ve hangi asamalardan gectigini biraz ingilizceniz varsa kolaylikla anliyorsunuz. Insan evrimi hakkinda onemli temel calismalari iceriyor. America National Science Foundation, Max Planck Institute, Gordon and Betty Moore Foundation tarafindan finanse edilmis bir proje.
Sayfaya girdiginiz vakit karsiniza bilimsel adimlar basliklar halinde cikiyor.
Observing Behavior (Davranislari Gozlemlemek)
Collecting Clues (Ipuclarini Toplamak)
Investigating Relationship (Iliskileri Yorumlamak)
Finding Patterns (Oruntuleri Bulmak)
Considering Possibilities (Kosullu Olasiliklar)
How Science Work (Bilim Nasil Calisir)
Can You Believe It? (Buna Inanabilir misin?)
Map Your Knowledge (Bilgini Duzenle)
Evrim kuramini anlamak icin en kolay ve anlasilir bicimde tasarlanmis ve gercek calismalardan olusturulan bir egitim projesi. Ben cok begendim. Artik bu da analisilmaz ise ne anlasilir bilmiyorum. Bunun Turkce cevirisini yapmak gerekebilir.
Observing Behavior bolumunde hangi davranislarin bizi diger maymun akrabalarimizdan ayirdigi sinaniyor. Alet kullanmak, Akil, Insan Nezaketi, belki cevap sizi sasirtabilir, izlemelisiniz!!!!
Collecting Clues, Siz bir Homo erectus mu yoksa Homo sapiens misiniz? Kendinizi test edebilir misiniz? O halde bir kalem alin ve kendinizi test edin :)
Investigating Relationship, Nenaderthaller bizim atalarimiz mi? Neden sadece insan konusabilir? Genetik bize ne zaman ve nasil insan oldugumuzu nasil anlatir?
Finding Patterns, Yasam hikayemiz dislerimizin icin de yazilmistir. Peki dislerimizde yazili bu bilgiyi nasil okuyabiliriz?
Considering Possibilities, Fosillerin cogu kirilmis ya da parcalidir, ancak yuksek teknoloji yeniden yapilandirmalar sayesinde parcalari yeniden olusturabiliriz. Bunlardan ne ogrenebiliriz?
How Science Works, Adim adim bilim uretme sureci.
Can You Believe It?, Herhangi bri Bilimsel Iddiaya 7 tane soru soralim!!!
Map Your Knowledge, Simdi dusuncelerini duzenle ve kanitlarini olustur :)
Harika bir calisma, kutluyorum, bizim de boyle bir calisma yapmamiz lazim, ozellike ilk ve orta ogretim, hatta yuksek okullarda dahi....Maalesef... Lutfen anlayabildiginiz kadari ile bu projeyi ziyaret edin ve sabirla izleyin, cok sey ogreneceksiniz ve izlemek de cok eglenceli, belegesel gibi.
Sayfaya girdiginiz vakit karsiniza bilimsel adimlar basliklar halinde cikiyor.
Observing Behavior (Davranislari Gozlemlemek)
Collecting Clues (Ipuclarini Toplamak)
Investigating Relationship (Iliskileri Yorumlamak)
Finding Patterns (Oruntuleri Bulmak)
Considering Possibilities (Kosullu Olasiliklar)
How Science Work (Bilim Nasil Calisir)
Can You Believe It? (Buna Inanabilir misin?)
Map Your Knowledge (Bilgini Duzenle)
Evrim kuramini anlamak icin en kolay ve anlasilir bicimde tasarlanmis ve gercek calismalardan olusturulan bir egitim projesi. Ben cok begendim. Artik bu da analisilmaz ise ne anlasilir bilmiyorum. Bunun Turkce cevirisini yapmak gerekebilir.
Observing Behavior bolumunde hangi davranislarin bizi diger maymun akrabalarimizdan ayirdigi sinaniyor. Alet kullanmak, Akil, Insan Nezaketi, belki cevap sizi sasirtabilir, izlemelisiniz!!!!
Collecting Clues, Siz bir Homo erectus mu yoksa Homo sapiens misiniz? Kendinizi test edebilir misiniz? O halde bir kalem alin ve kendinizi test edin :)
Investigating Relationship, Nenaderthaller bizim atalarimiz mi? Neden sadece insan konusabilir? Genetik bize ne zaman ve nasil insan oldugumuzu nasil anlatir?
Finding Patterns, Yasam hikayemiz dislerimizin icin de yazilmistir. Peki dislerimizde yazili bu bilgiyi nasil okuyabiliriz?
Considering Possibilities, Fosillerin cogu kirilmis ya da parcalidir, ancak yuksek teknoloji yeniden yapilandirmalar sayesinde parcalari yeniden olusturabiliriz. Bunlardan ne ogrenebiliriz?
How Science Works, Adim adim bilim uretme sureci.
Can You Believe It?, Herhangi bri Bilimsel Iddiaya 7 tane soru soralim!!!
Map Your Knowledge, Simdi dusuncelerini duzenle ve kanitlarini olustur :)
Harika bir calisma, kutluyorum, bizim de boyle bir calisma yapmamiz lazim, ozellike ilk ve orta ogretim, hatta yuksek okullarda dahi....Maalesef... Lutfen anlayabildiginiz kadari ile bu projeyi ziyaret edin ve sabirla izleyin, cok sey ogreneceksiniz ve izlemek de cok eglenceli, belegesel gibi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)