23 Nisan 2010 Cuma

Neanderthaller ve Modern İnsan Melezleşti mi?

Son bir ay içerisinde biyolojik antropoloji alanında bazı önemli keşifler duyuruldu. Bunlar arasında en önemli iki tanesi Sibirya-Denisova Mağarası parmak kemiği buluntusundan elde edilen genetik verinin yeni bir insan türüne ait olduğu ve diğeri ise bir önceki yazımda da okuduğunuz Güney Afrika buluntusu Australopithecus sediba. Denisova Mağarası Sibirya'nın güneyinde Altay Dağları'nda yer almaktadır. Araştırmacılar bu mağaradan 2008 yılında keşfedilmiş olan parmak kemiği fosilinden bütün bir mtDNA (mitokondiriyalDNA) dizilimini elde etmişlerdir. Ancak ilginç olan, 48-30 bin yıl öncesine tarihlendirilen tabakadan elde edilen bu parmak kemğinden elde edilen mtDNA diziliminin bilinen insan türleri ile karşılaştırıldığında hepsinden farklı olmasıdır. Elbette bütün insan türlerinin mtDNA dizilimlerini bilmiyoruz, ancak modern insanların ve bazı neandertallerin mtDNA dizilimini şimdilik bilmekteyiz.  Örneğin, bir Homo erectus ya da Australopithecus africanus'un mtDNA dizilimini henüz bilme şansımız olmadı, çünkü DNA gibi genetik verinin korunduğu dokuların korunma ömrü çok uzun değil ve korunabilmesi için de özel koşullar gerekli. Konuyu dağıtmadan devam etmek gerekirse, bu parmak kemiğinden elde edilen buluntunun mtDNA dizilimi araştırmacılara göre yeni bir insan türünü işaret ediyor. Bu tür anatomik olarak Neandertaller ve modern insan ile benzer karakterler paylaşıyor ve bu karakter paylaşmının yaklaşık olarak 1 milyon yıl önce gereçkeleştiği iddia ediliyor. Bu çalışmanın bir diğer önemli sonucu ise bugüne kadar anatomik olarak modern insanın ilk Afirka'da ortaya çıktığı bilgisini şüpheli hale getirmesi. Eğer 1 milyon yıl önce Altay Dağlarında neanderthal ve modern insana benzeyen bir insan türü varolmuş ise muhtemelen modern insan Afrika dışında ortaya çıkmış olmalı.

Araştırmacılar, Denisova Mağarası (solda) buluntusunun mtDNA dizilimi 54 modern isansan, altı neanderthal ve 30 bin yıllık bir modern insan buluntusu ile karşılaştırdılar. Buna göre Denisova buluntusu hepsinden önemli derecede farklı çıktı. Örneğin neanderthal mtDNAgenomu ortalama 202 nükleotit pozisyonunda Homo sapiensten farklı iken Densiova buluntusunun genomu ortalama 385 nükleotit pozisyonunda Homo sapiensten farklılık göstermiş. Bu sonuç bizlere Denisova buluntusunun, modern insan ve neanderthal ayırşmasından çok uzun süre önce evirmsel olarak ayrıştığını göstermektedir.
Bilindiği gibi insanın evrimsel varoluşunun doğum evi olan Afrika'yı ilk terk eden insan türü Homo erectus'tur (yaklaşık 1.9 milyon yıl evvel). Arkeolojik ve genetik veriler bu ilk göçten sonra Afrika'dan Avrasya'ya iki göç daha olduğunu işaret ediyor. Bunlardan ilki yaklaşık 500 bin ve 300 bin yıllar arasında Homo heidlebergensis ya da Homo rhodosiensis; ikincisi ise yaklaşık 50 bin yıl önce anatomik olarak modern insanın göçü. Ancak bu arkaik insanlara ait genetik verilere sahip değiliz henüz. Endonezya'da yaklaşık 100 bin yıla kadar Homo erectus'un varolduğunu düşünüyoruz, belki küçük bir ihtimal bu türe ait genetik veri birgün elde edilebilir.
Tekrar toparlamak gerekirse, Denisova buluntusundan elde edilen mtDNA verileri araştırmacılara göre neanderthal ve modern insan arası özellikler taşıyor ve bu özellikler yaklaşık 1 milyon yıl önce dallanmış yani evirmsel olarak ayrışmış. Ayrıca Denisova buluntusunun keşfedildiği tabaka da 48-30 bin yıl arasına tarihlendiriliyor. Bu konu ile ilgili, Nature dergisinin raportörü Rex Dalton, 20 Nisan 2010 tarihli Nature dergisinde "Nenaderthals may have interbred with humans" başlıklı bir makale yazdı. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, Denisova buluntusunun neanderthal ve modern insan arası özellikler göstermesi "nenaderthaller ve modern insanın melezleştiği şüphesini" yeniden canlandırdı. Acaba neanderthal karakterlerini bizler de taşıyor muyuz. Bir paleoantropolog olarak, alışkanlık olsa gerek okulda, sokakta, toplu taşım araçlaırnda yani kalabalık mekanlarda sıklıkla insanlarının yüz ve kafalarının morfolojik özelliklerine hızlıca göz atarım. İnsanlar arası morfolojik varyasyonun ne kadar geniş olduğu sonucuna varırırım hep, kiminin kaş kemerleri son derece iri iken kiminin frontal yani ön kafa kemiği daha geriye yatık, kimi masif bir çeneye sahip iken kimi çıkıntılı bir ard kafa kemiğine sahip. Birçok özelliğin neanderthallere benzediğine hep şahit olmuşumdur. Ancak bugüne kadar yapılan bilimsel çalışmalar bizlere neanderthaller ile modern insan arasında melezleşme olmadığını öneriyordu. Fakat bu son çalışma yeniden bir soru işareti yarattı.
Rex Dalton 17 Nisan günü New Mexico'da gerçekleştirilen American Association of Physical Anthropology kongresine katılmış. Dalton, bu kongrede New Mexico üniversitesinden Jeffrey Long'un "Öyle görünüyor ki Nenaderthaller yok olmadılar, yaşayan her insanda biraz neanderthal kalıntısı var" dediğini rapor etmiş.
Kongre boyunca birçok araştırmacı ile görüşme şansı yakalayan Dalton, Saraj Joyce ile görüşmüş ve Joyce, Afrika, Avrupa ve Asya'dan 99 farklı popülasyondan 1983 bireyden aldıkları genetik verilerden 614 microsatellite konum, yani yaşayan insalardan bir genomun parmak izi özelliğinde bilgi verecek olan diyagnostik pozsiyonlar saptamış. Bu karkateristik bilgiler diğerleri ile karşılaştırılınca evirmsel ilkişkilerin aydınlatılmasına rol alıyorlar. Böylece eğer atasal genetik veriler elde edilebilirse insan atası türleri arasında melezleşmelerin olup olmadıklarının karşılaştırılması daha doğruya yakın bir biçimde yapılabilecek. Araştırmacılara göre eğer modern isnan ile arkaik insanlar arasında iki dönem melezleşme olmuşsa bunlar Homo neanderthalensis ve Homo heidlebergensis  süreçlerinde olmuş olmalı.
Ancak bazı araştırmacılar Denisova buluntusunun sonuçları hakkında bazı şüphelere sahip. Örneğin, kimi araştırmacılar sadece mtDNA verilerine göre yeni bir tür olduğunu düşünmenin doğru olmadığı  kanaatindeler, çünkü mtDNA sadece anneden aktarılır ve buna göre Denisova buluntusu aslında daha erken dönemlerden Homo erectus, nenaderthal, arkaik sapiens ya da henüz bilmediğimiz bir insan türüne ile melezleşme sonucu ortaya çıkmış marjinal bir mtDNA yapısına sahip modern insan ya da nenaderthalin 40 bin yıl önce Siberya'da yaşamış bir örneği olması da muhtemell. Sadece anneden aktarılan mtDNA özelliklerine göre değil, daha doğru bir sonuç için nüklear yani çekirdek DNA özellikleri ve Owen Lovejoy'un da dediği gibi mtDNA örneği alınan parmak kemiğinin morfolojik karşılaştırılmalarının da sunulması gerekiyor. Henüz parmak kemiğinin fotosu herhangi bir yerde gösterilmedi. Owen Lovejoy, Denisova mağarından bulunan parmak kemiğinin 48-30 bin yıl öncesine ait bir tabakadan keşfedildiğini ancak mtDNA yaşının Homo erectus kadar (1 milyon yıl) yaşlı olmasının da ilginç olduğunu söylüyor. Bu noktada mağara çökelinin stratigrafisi ve mtDNA yaşının doğruluğu kafa karıştırıyor. Ayrıca Denisova Mağarasının özellikle neanderthallerin kullandığı mousterian ve levallois taş alet teknolojisine ait buluntular bakımından zengin olması da bu parmak kemiğinin muhtemel bir neanderthale ait olacağını düşündürür iken sadece anneden aktarılan mtDNA dizilimi bize başka bir tür olma olasılığını fısıldıyor.
Benim genel değerlendirmeme göre, yeni bir tür varlığını spekülatif bir biriçimde iddia etmek yerine daha fazla buluntu bularak daha doğruya yakın öneriler gerçekleştirmemiz gerektiğini gösteriyor. Bakalım buluntular arttığında daha fazla ne öğreenebileceğiz? Bekleyelim ve görelim!

Daha fazla bilgi için;

  1. Krause, J. et al. Nature doi:10.1038/nature08976 (2010).

2 yorum:

  1. eline sağlık ferhat hocam. Johannes Krause 3 ay kadar önce bizim okula junior Prof. olarak alındı. onunla çalışma fırsatım olacak. sunumunda anlattığı konular çok ilgi çekiciydi. yakında neandertallerin aDNA analizleri ile ilgili verileri açıklayacaklar. ilgi ile beklemekteyiz...Ahmet Aytek

    YanıtlaSil
  2. Selam Ahmet,
    Teşekkür ederim yorumun için, senin oralarda bu tür çalışmaları üretenler ile birlikte çalıştığını bilmek Türkiye biyolojik antropolojisinin geleceği için umut veriyor. Çok çalış ve çok şey öğren, sana ihtiyacımız olacak.

    YanıtlaSil

INSANIN EVRIMI-YORUM